Gün geçtikçe, Uçurum’daki insanlar için evliliğin akıl kârı olmamaktan da öte, bir suç olduğuna kanaat getirdim. Onlar, duvarcının reddettiği taşlardı. Toplumun tüm güçleri onları çürüyüp gidene dek
aşağı çekerken, sosyal dokuda kendilerine yer bulamıyorlardı. Uçurum’un dibinde en güçsüzler, sersemler, embesiller vardı. İnsan hayatı o kadar ucuzdu ki, bunlar çocuk sahibi oldukları takdirde, hepsi kendiliğinden çürüyüp gidiyordu. Tepelerinde dünyanın işleyişi aynen devam ediyor, onlarsa bunun bir parçası olmak istemiyorlardı; olamazlardı da zaten. Hem dünyanın işleyişi onlara ihtiyaç duymuyordu. Yukarıdakilerin sayısı çok fazlaydı, hem de onlardan daha iyi durumdaydılar; bu adamlar ise yokuşu
tırmanıp duruyor ve aşağı kaymamak için çılgınca mücadele ediyorlardı.