Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

103 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ölüp ya da ölmemek umrumda değil artık dedi Dunk...
Öncelikle bu İncelemeyi kimler için yazdığımı belirtmek isterim ki bilmeyen kimselerin zamanını almayalım. Inceleme buz ve ateşin şarkısı serisinin yayınlamış 5 kitabını okuyan kesim içindir. Çünkü incelemesini yapacağım hikayeler aslında ana seride flashback şeklinde ara ara değinilen olayların geniş şekilde anlatılmış halini oluşturuyor. O yüzden ana seriyi bilmeyen kimseler bu hikayeleri okuyunca "ben ne okuyorum yaaa?" diyebilirler. Elimden geldiği kadar spoiler vermemeye çalışacağım. Seriyi okumuş olanlar Martın'in sembolizm ve parallellikler ve göndermeler konusunda usta olduğunu ve derin mana içeren cümleler kullandığını bilir. Fakat bu bahsettiğim özellikler bu hikayelerde mevcut değil. Hikayeler bir soluklanma bir dinlenme şeklinde yazılmış desek yanlış söylemiş olmayız. Ayrıca fazla akıcı, hiç sıkmayan, üzerinde fazla düşünmenizi gerektirmeyen güzel bir dille yazılmış. Ama bu hikayelerin asıl yazılma amacı sırf yazılmış olmak veya geçmişte yaşanmış olayları anlatmak değil. Ana seriden hatırladığımız ve okurlar arasında ciddi teorilere sebep olan Blackfire isyanlarını anlamamıza vesile olanaktır. Araştıran okurların bildiği üzere Martin kendini Bahçıvan stille yazan bir yazar olarak niteler. Ne demektir bu? Bahçıvan stili daha hikaye yazılmadan önce her şeyin kurgulandığı ikinci stil olan Mimar stiline nazaran kurgunun yazdıkça değişen tarzda olmasını belirtir. Kısaca bir mimar proje oluşturmadan önce yapının her şeyini oluşturur ve o şekilde başlar. Yapı ilerledikçe mimarı düşünceleri değişmez. Ama Bahçıvan stil bundan farklıdır. Bir ağacı budamanız vs ağacın o an aldığı şekle bağlıdır. Ağacın ilerde alacağı şekil ağaç dikilmeden evvel bilinemez. Bunu neden belirttim? Çünkü ana seriden hatırladığımız kendini Rhaegar'ın oğlu olarak tanıtıp ana karaya çıkan Aegon Tarfaryen'ın aslında bir Targaryen değil bir Blackfire olduğuna dair ciddi teoriler var. Sadece Blackfire değil, bu incelemesini yaptığım hikayede de geçen Aerion Parlakalevin de soyundan geliyor olabileceğini iddia eden teoriler de mevcut. Martin Aegonu ve Blackfire'ları kurgulamadan evvel bu hikayeleri yazma diye bir düşüncesi yoktu. Sadece bu sebeple değil ayrıca Jon Snow ve Daemon Blackfire arasında yer alan paralellikleri anlamak için de yazılmış olduğu iddia edilir. Ve doğru olduğunu da düşünüyorum. Bu kadar alt yapıdan sonra hikayelere geçelim... Hikayemizin başkahramanı ana seriden de kahramanlıkları kılıç kullanmadaki mahareti ve şövalyelik ruhuyla sık sık örnek olarak sunulan haliyle hatırlayacağınız Dunk yani uzun ismi ile Sör Uzun Duncandır. Sör Dunk yanında yaverlik yaptığı Sör Arlan tarafından, Sör Arlan ölmeden önce şövalye ilan edilir. Ve haliyle şövalyeliğini kanıtlamakta bir hayli zorluk çeker. Çünkü ne bir şahit vardır ne de kendisi rahipler tarafından kutsal yağlarla kutsanmış bir şövalyedir. Bu onura şahitlik eden tek kişi ölen Sör Arlan, ve kendisine miras bıraktığı savaş bineği Yıldırımdır. Sör Dunk'ın hikayedeki rolü ise Westeros evreninde bir meslek diyebileceğimiz gezici şövalyeliktir. Bu şövalyeler zaman zaman toprak sahibi bir şövalyenin veya küçük ya da büyük bir lordun yeminli kılıcı ya da bu hikayede de göreceğimiz şekilde Westeros'un çeşitli yerlerinde düzenlenen turnuvalara katılıp ödül almaktır. Bu kitaptaki konu ise ana seriden hatırlayacağınız bir yer olan Ashford'ta, yani Lord Randly Tarly'nin daha yeni Targaryen rejimine isyan eden Robert Baratheon'u kolaylıkla hezimete uğrayıp tek yenilgisini uğrattığı Menzil topraklarında düzenlenen turnuvada yaşanan olaylardır. Sör Duncan'ın yol arkadaşı ise turnuvaya giderken nehir kenarında tanıştığı Egg isimli kel küçük, sivri ağızlı, inatçı, lafını esirgemeyen, yırtık elbiseler giyen bir çocuktur(ilerde Dunk'ın yaveri olacaktır). Hikayedeki olaylar ise Sör Duncan'ın gerçek şövalyelik ruhu ile hareket edip masum birini kurtarıp hiç bulaşmaması gerek fazla soylu bir kişiyle kavga edip kendisini bir miktar tartaklaması sonucu gerçekleşir. Ana olay ise yaklaşık 100 yıldır Westerosta görülmeyen 7'ler yargısıdır. Bu yargılamada suçlayan 7 kişilik grupla suçlananın tarafında olan 7 kişiyle dövüşür. Bu sebeple 7ler yargısı denmiş. Her iki grupta da çok çok önemli olay lord ve şövalyeler yer alır. Yargılama sonunda Dunk tarafında dövüşen bir kişinin ölmesi ilerde Westeros tarihinin değişmesine sebep olur. Inceleme ikinci kitap olan Yeminli Kılıç kitabı ile devam edecektir..
Dunk & Egg 1 - Gezici Şövalye
Dunk & Egg 1 - Gezici ŞövalyeGeorge R. R. Martin · Epsilon Yayınları · 2014168 okunma
··
399 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.