Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

872 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Ah Dostoyevski...
Öncelikle bir Kaçtane alıntı yazmak istiyorum. ⭐"Size o kadar çok şey söylemek istiyorum ki, hiçbirini söylemeyeceğim galiba." ⭐ "Felsefe yapma, eşek!" ⭐" Bilginden yana sıfır oldukları halde alabildiğine bir kendini beğenmişlik..." ⭐" Bir çocuğun ölümünü görmektense, dünyaya geliş biletimi iade etmek isterim." ⭐"Babalar çocuklarınızı incitmeyin." ⭐"Eğer şeytan olmasaydı, demek ki insan onu yaratırdı, hem de tıpatıp kendisi gibi." ⭐"Sus kalbim. Sabret, uslan, sus!" ⭐"ulaşmak istiyorsan varını yoğunu dağıt, peşimden gel!" Ve bitti. İlk iki gün 600. Sayfaya kadar gelmiştim ve kitap 600. Sayfadan sonra başlıyormuş aslında. Açıp bir internet sitesinde görebileceğiniz bilgiyi burada yazmanın anlamı olduğunu düşünmüyorum. Fyodor Pavloviç adındaki bir adamın ve dört çocuğunun hayat hikâyesi bu kitap. Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin ölmeden önce yazdığı son eser. Hatta ustalık eseride denebilir.Şimdi ben bu 'Başyapıt' kitabını nasıl inceleyeyim? Nereden başlayacağımı bilmiyorum ki. Bahsedilecek o kadar çok nokta, o kadar çok yer var ki... Neyse öhm öhm.Ya sen nasıl güzel bir kitapsın. Her duyguyu tek tek tattırıp su gibi okutturdun. inanın bunu kelimelerle anlatamam. yaptığımız ve düşündüğümüz herşeyden sorumluyuz.Kurgusal romanlarda, Dostoyevski en iyi yazar olmayabilir. Fakat eldeki kurguyu doldurma konusunda, ondan iyisi olmadığını düşünüyorum. Bunu, şu şekilde anlatabilirim; yaşamış ve yaşayan bütün yazarların en bilinmeyenleri de dahil hepsine aynı bitkinin tohumunu kurguve aynı büyüklükte bir toprak parçası kağıt ve kalem verelim ve kendi hallerine bırakalım. Yaklaşık bir yıllık bir süre boyunca hepsini, kendi hâline bırakalım. Sonrasında hepsini tek tek gezelim. Kimilerinin tohumu fidan vermeye başlamış olur, kimilerinin hâlâ toprağın altında kalmıştır veya girip gitmiştir, kimilerinin yeşerdikten sonra kurumuştur, kimilerinin güzel bir fidana dönmüştür vb. bir çok ve neredeyse hepsi birbirinden farklı şekillerde sonuca ulaştırmıştır. Fakat Dostoyevski'yi benim gözümde ayıran; tohumdan önce toprağa vereceği ilgi ve anlayıştır. Onun alanındakitoprak bambaşka bir şekil almıştır. Neden mi böyle düşünüyorum? Çünkü, Dostoyevski tohumu ne kadar iyi anlayacaksa, toprağı da bir o kadar iyi anlayacaktır. Derin anlayışı ile gelecek olan yaklaşımlar da en iyisi olacaktır. Tohum için en iyi yeşerme noktasını, ne kadar suyu alması gerektiğini, toprağın ona neler sunabileceğini/sunamayacağını vs. tohum ve toprak ilişkisine dair en ufak ayrıntıya kadar irdeleyerek en iyi sonuca varacağından eminim. Süre uzun olsaydı eğer; 10 yıl, 20 yıl vs. gibi zaman dilimlerinde ortaya çıkacak bahçelerden, gölgesi ve güzelliği için gideceğim Dostoyevski'ninki olurdu. Çünkü, doğaya, yani 'gerçek'liğe en yakını onunki olurdu. Ah Dostoyevski.. Sen neler neler biriktirmişsin içinde! Belki de içindekilerinin hepsini dökemedin bile. Yine de bi o karakterinin ağzından bi bu karakterinin ağzından öyle haykırmışsın ki gerçekleri. Kitabı okurken birçok zaman durdum bi düşündüm, hepimiz suçluyuz yaşadığımız dünyanın kötülüklerle dolu olmasında. Sayende öyle güzel farkına vardım ki bunun. Mağaranızdan çıkın, lütfen! Tecrübeler üstüne kurulu bu kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ederim...
Karamazov Kardeşler
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Yason Yayıncılık · 201634,5bin okunma
··
627 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.