“Satranç”, “Amok Koşucusu” gibi eserleriyle insan ruhunu berrak bir şekilde okuyucuya sunan Avusturyalı yazar Stefan Zweig de intiharı seçen yazarlardan biri. Psikoloji bilgisini eserlerine yansıtarak karakterleri bambaşka bir gözle görmemizi sağlayan Zweig, eserlerindeki başarısına rağmen dünyanın sancısına katlanamayanlardan. Dünyayı acımasızlığıyla sarıp sarmalayan savaş, Hitler Almanyası’ndaki yaşananlar yazara ağır gelir. İktidardaki Naziler ortalığı ateşe verirken, kendisinin de arasında olduğu pek çok yazarın kitaplarını da yakar. Zweig tüm bu karmaşanın uzağında olsa da yaşananları en derininde hisseder ve bir karar verir; eşi Lotte’ye birlikte ölmeyi teklif eder. Bir şişenin içine ilave ettiği zehirden birkaç büyük yudum aldıktan sonra şişeyi eşine uzatarak istediği zaman yanına gidebileceğini söyler. Lotte, yazara kendisini sevip sevmediğini sorar, evet yanıtını aldıktan sonra da o da zehirden içer. Yazar arkasında bıraktığı pek çok eserin yanı sıra ölümüyle de okuyucuyu derinden sarsar