Yaşamadan asla anlaşılamayacak şeylerden biri de bizleri aç, sakat, yurtsuz, kimliksiz, amaçsız, inançsız, yapayalnız…bırakan savaş!!!
Bayraklarla, şenliklerle, ‘büyük amaçlarla’, ‘kahraman’ olmaya gönderilen askerler…
Ve dönüşte koskoca bir yalanın altında ezilen, nefes alamayan, nasıl yaşayacağını bilmez hale gelen gençlik…
İçim sızlayarak okudum. Anlatılamayan, anlaşılamayan bir acı, çaresizlik, karanlık…
Çok iyi bir savaş romanı…9️⃣
“Yüz hatlarımız gevşedi, hareketlerimiz amaçsızlaştı. Barış mı? Birbirimize boş boş bakıyorduk. Elimdeki bombayı bıraktım. Barış mı? Ludwig kendini yavaşça sedyenin üzerine bıraktı. Barış mı? Bethke'nin gözlerinde sanki yü zü biraz sonra paramparça olacakmış gibi bir anlatım var dı. Barış mı? Wessling bir ağaç gibi kıpırtısız duruyordu, yüzünü bize döndüğünde hemen evine yollanacakmış gibi görünüyordu.”
“Orada duruyorduk, keyiften kahkahalarla gülmemiz, naralar atmamız gerekirdi, oysa sanki hazmedemeyeceği miz bir şey yemişçesine bir duygu vardı midelerimizde.”
“Çok uzun zamandır ilk kez yine birşeylerin güzel olduğunu duyumsuyordum, gördüğüm şu görüntü güzeldi İşte, güzel ve temizdi, önümdeki su birikintisinde gördüğüm bu resim -ürpertiyle birlikte yürek atışlarım da hızlanmıştı, her şey bir an için durdu ve ben ilk kez olarak barışı hissettim- barışı gözlerimle gördüm, barışı tümüyle içimde hissettim.”
“Birilerinin bizi bekleyeceğini sanmıştık; ama burada herkesin kendi derdine düştüğünü görüyorduk. Yaşam akıp gitmişti ve de gitmekteydi, biz sanki fazlalıktık. Bu kasaba tabii ki bütün Almanya demek değildi, ama yine de öfkelenmiştik, yüreğimiz gölgelenmiş, içimizi tuhaf bir duygu kaplamıştı.”
“Her şeyin başka türlü olacağını düşünmüştük. Yaşama yeniden kavuşmanın sonucunda neşeyle dolacağımızı, güçlü bir biçimde varolacağımızı, yaşama dört elle sarılacağımızı sanmıştık