Aklımız ermeye başladığı andan itibaren pekçok soru sorarız. Kiminin cevabı alır, kiminin cevabını yetersiz bulur veyahut anlamayız. Sürekli karmaşa halinde olan zihne bir yandan da destek çıkan vesveselerle iyice inanç kavramından soyutlanmaya başlarız.
Peki sorularılarımızın doğru cevabı nerede?
Sorgulamalı mıyız yoksa doğrudan inanmalı mıyız?
Bir başbelası olarak neden diye sorup tüm aileyi çıldırttığımı ve cevapların yetersiz geldiğini hatırlıyorum. Bu sonraki yaşlarda da öyle oldu. Hani İslam Mantık diniydi? Sormayacak mıyız yani? Burda şöyle diyor başka yerde başka diyor, o halde kim doğru söylüyor?
Yanıt: yanlış ayet açıklamaları, gerçek olmayan hadisler... Sonuç: Pekçok şeyi yanlış biliyoruz, aslında hiçbir şey bilmiyoruz. Kitapta pekçok soruma yanıt buldum ama kitabın tamamının anlattığı aslında bu.
O yüzden faydalı buldum. Kendi sorularımın yanıtını aldım bana yetti.