Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

847 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Nihayet...
"Taht oyununda ya kazanırsın, ya ölürsün. İkisinin arası yoktur." Bu incelemeyi yazmak bir hayli zor ve incelemenin kendisi de uzun olacak. Bunun sebebi bizim yaşadığımız dünyada geçen bir kitap yerine bu kitabın başka bir evrende geçmesi, insanların gözünde bir şeyleri canlandırılmasının zor olması, kitapta çok fazla olay çok fazla isim çok fazla hane olması, kitaptaki olayların anlatıldığı tarihte yaşanan olayların anlaşılabilmesi için geçmişte yaşanmış birtakım olayların da bilinip anlaşılması, kitapta başka tür dinlere inanılması ve bu bazı dinlerin olayları ve insanları etkilemesi, birtakım fantastik güçlerin olması vs vs. diye uzatabiliriz. Bu sebeple yazmak zor ve yazı uzun olacak. Inceleme başında ilk olarak bu kitapta geçen olaylar ile dizide yer alan olaylar arasındaki bağlantıya değinmek istiyorum ki "diziyi izledim ve kitapları okumak istiyorum, kitaplarla aynı mı?" sorusunu cevaplayalım. Dizinin ilk sezonu bu kitaptan uyarlanarak hazırlanmış, ve bence bugüne kadar yapılmış kitaba en uygun dizi uyarlaması. Kitaba çok sadık kalınmış. Arada neredeyse fark yok, çok küçük şeyler hariç. Seçilen oyuncular kitaptaki karakterlere çok uygun. Diziyi izlediyseniz bu kitapta anlatılan olaylar ilk sezonla birebir aynı. Bu kısımda ise şu ana kadar kitaplarını okuyup hayran kaldığım ve çok çok beğendiğim George Martin'e değinmek isterim. Gerçekten kitapları hakkını vererek okur ve okurların yaptığı yorum ve incelemeleri araştırsanız bu kıymetli yazarın ne denli derin bir yazar olduğunu, en ufak kelimede bile bambaşka olaylara işaret çaktığını, paralellikler kurduğunu, sembolizm yaptığını, olayları tarihten ve mitolojiden yararlarak yazdığını ve bu kadar tarihi ve mitolojik bilgi birikimine sahip olmanın nadir ve olağanüstü bir şey olduğunu kolaylıkla anlarsınız. Ve benim gibi hayran kalırsınız. Bu kadar derin bir şekilde yazmak haliyle her bir kitabı yazmayı çok uzun süreye yayıyor. Yazar 5 kitap yazdı. 4 tanesi 2'şer cilt. Ve daha seriyi tamamlamak için 2 kitap daha yazacak. Bunlar da 2'şer cilt olabilir. Haliyle çok zaman alan bir şey. Ve bu da duyduğumuz saygıyı artırıyor. Yavaş yavaş kitaba başlayalım artık... Öncelikle kitabın yapısı ve olayların anlatış şeklinden bahsetmek isterim. Kitap bakış açısı karakterleri(POV) ile yazılmış. Yani kitaptaki olaylar önemli bazı karakterlerin o an yaşadığı durum ile anlatılır. Yani birinci bölüm ikinci bölüm diye değil. Jon/Bran/Eddard vs. şeklinde anlatılıyor. Bu şekilde yazmak da kolay değil. Çünkü bu şekilde yazınca o an yazdığın karakterin içine girip adeta onun psikoloji ile yazmak gerekir. Bu da haliyle zor bir şey ama Martin için değil. POV'larımızın bölümlerinde yazar onların gözünden dünyayı ve olayları anlatır. Karşılaştıkları insanlar vasıtasıyla exposition yani bilgi verir veya açıklar. Bu sayede geçmişte yaşanmış olayları öğreniriz. Örneğin POV'um Eddard Kral Robert ile konuşurken Robert Üç Dişli Mızrak savaşından bahseder Rheagarı nasıl öldürdüğünü ve Eddard ile geçmişlerini anlatır. Kitabın diline gelecek olursak. Oldukça akılı ve sade dille yazılmış. Okurken en ufak sıkılma belirtisi göstermez. Tek yaşayacağınız zorluk anlayamamanız olur. O kadar akıcı ve sizi kendine çekiyor ki benim gibi tramvayda ineceğiniz durağı kaçırabilirsiniz:) Bu kısımda da kitaptaki hane isim ve olay çokluğundan bahsedelim. Olayların yaşandığı yer olan Westeros kıtası tipik Orta Çağ Avrupası gibi. Büyük Lord'lar toprak sahibi şövalyeler ve büyüklü küçüklü çok sayıda hane var. Hanelerin mensupları var ve bu da kitapta çok fazla isim olmasına yol açıyor. Akılda kimin hangi haneye mensup olduğu(gerçi kişilerin soy isimleri hanelerinin de ismi), rolünün ne olduğu, kim olduğu gibi sıkıntılara sebep olur. Ancak kitabın en sonunda yaklaşık 50 60 sayfalık bir kısımda önemli hanelerin lordları eşleri çocukları ve o lorda bağlı olan sancak beyleri, hangi bolgede yaşadıkları ve o hane ile ilgili önemli bilgiler verilir. Ayrıca kitabın en arkasında westeros kıtası ile Essos kıtasının haritaları verilmiş halde. Kitabı okurken bir yerin ismi geçiyorsa mutlaka haritadan bulup bakmanız ve öğrenmeniz gerekir. Örneğin Harrenhall dediğinde veya üçlü dişli mızrak dediğinde, fırtına burnu veya casterly kayası dediğinde gidip bakmanız gerekir ki anlayabilesiniz. Bu kısımda dünyayı Westeros kıtası ve Essos kıtası olarak ayırıp devam etmek gerek. Fakat olaylarımız çoğunlukla Westerosta geçiyor. Essos kıtasını biz, önemli bir POV'umuzun, Daenarys Targaryen'ın gözünden öğreniyoruz. Daenarys, Westerosu birleştirip tek krallık yapan ve buraya yaklaşık 280 yıl hükmettikten sonra Robert ve Eddard'ın başlattığı isyan ile sona eren Tarrgaryen hanesinin Essosa kaçan ve orada yaşayan bildiğimiz kalan son 2 üyesinden biri. Diğeri de abisi prens Viserys. Biraz da büyük hane ve haritadan bahsetmek lazım. Weteros kıtasında kitapta geçen zaman dilimden 300 sene önce 7 tane krallık vardı. Daha sonra Fatih Aegon Targaryen'ın fethi ve sonrasında tek krallığa döndüler. Bu krallıklar Kuzeyde Stark Krallığı, Batıda Lannister Krallığı, Güneyde(Menzil topraklarında) Gardener krallığı( şu anda bölgeye Tyrell hanesi hakim), Fırtına Topraklarında Dorrandon Krallığı(Şu an Baratheonlar hükmediyor), Doğuda(Vadide) Arryn Krallığı, Nehir Topraklarında Kara Harren'ın Krallığı(Şu an Tully hanesi hükmediyor) ve Dorne'da kendilerine kral veya kraliçe yerine Prens ve Prenses diyen Dorne Prensliği. Bu büyük haneler arasında her ne kadar 2 üyesi kalmış ve hiç gücü kalmasa da Targaryen hanesini unutmamak gerek. Bu saydığım hane ve bahsettiğim bölgeleri internetten araştırarak kolaylıkla bulabilir ve daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Ayrıca bu saydığım hanelere bağlı başka büyük sancak beyi durumunda olan haneler var. Bunların da yaşadığı bölgeyi, Lordlarını ve güçlerini bilmek lazım. Ayrıca bölgeleri belirttikten sonra kuzeyin de kuzeyinde yer alan Sur'dan bahsetmek lazım. Çünkü en önemli karakterlerimizden birinin oraya olan yolculuğu ve o bölgenin çok çok önemli olması bilmemizi gerektirir. Sur, Stark hanesinin hükmettiği toprakların kuzeyinde yer alan yüzlerce metre yüksekliğinde kilometrelerce uzunlukta, aşılamayacak şekilde yapılmış içerisinde büyüler olduğu iddia edilen ve kuzeyinde Yabanıl ya da Özgür insanların yaşadığı, bu insanların akınlarına karşı gece nöbetçileri dediğimiz, hayatlarının sonuna kadar orada sadece askerlik yapacak bir birliğin bulunduğu ve orada nöbet tutan çok azı gönüllü, çoğu ölüm cezası yerine bu surda gece nöbetcisi olmayı seçmiş insanlarla dolu. Ama aslında bu Sur özgür insanlara karşı değil kitaptaki tarihten yaklaşık 8000 bin yıl önce ÖTEKİLER dediğimiz bir ölü ordusuna karşı yapılmış bir savunma duvarıdır. Ve Stark hanesinin kurucusu Mimar Brandon tarafından yapılmıştır. Sur'daki bu birlik ülkenin hiçbir siyasi ve askeri işine karışmayacak tamamen tarafsız olmaları üzerine yemin ederek kurulmuş bir birliktir. Martin'in bu kitabı yazarken tarihten esinlendiğini söylemiştik. Bunların başında gelen İngiliz iç savaşı olan Güllerin savaşı. Bu savaşta York hanesi ile Lancaster hanesi güç savaşı veriyor. Bizim kitapta ise Stark ve Lannister haneleri bu savaşı veriyor. York ve Stark ve Lancaster ve Lannister isimleri arasındaki benzerlik ve olayların benzer olması buna işaret. Bazı mitolojik öğeler de kıtalarda bulunuyor. Örnegin çoğu mitolojik efsanede yer alan alevli ve sihirli kılıçlar ile kitabımızda yer alan Stannis Baratheon'un alevli kılıcı gibi. Kitabımız bir fantastik edebiyat kitabı olduğu için gerçeğe dayalı olmayan unsurlar içerir. Bunların başında ejderhalar, büyüler, ölülerin dirilmesi, sihirli kılıçlar, deri değiştirme ve yazarın zihninde kurguladığı bu dünya var. Ve bu öğeler de olaylarımızın merkezinde yer alıyor. Kitap, birçok farklı dine de ev sahipliği yapıyor. Farklı bölgede yaşayan farklı topluluklar farklı dinlere inanıyor. Örneğin kuzeyde Eski tanrılara inanır insanlar. Ve oraya göç etmiş Manderly hanesi hariç herkes bu dine mensuptur. Bunun sebebi ise Geçmişte yatar. Essos kıtasında bulunan Andalos tepelerinden gelip Westerosa ayak basarak kendilerine Andallar diyen bir ırk güneyde yaşayan ve eski tanrılara inanan ilk insanlardan daha gelişmiş silahlara sahiptiler ve kolaylıkla ilk insanları ve onların dinlerinin sembolü olan büvet ağaçlarını kestiler. Ilk insanlar mecburen doğal bir savunmaya sahip olan Kuzeye giderler ve Andallar oraya çok savaş verseler de gidemezler. Bu sebeple bütün güneyde Andalların dini olan 7ler Stark hanesinin hükmettiği kuzeyde ise eski tanrıların dini hüküm sürdü. Eski tanrıların dininde ibadetler tanrılarin iletişim aracı olarak kullandığı ve dinin sembolü olan büvet ağaçlarının önünde olur. Bu dinde din adamları da septler ve din evlri de yoktur. Güneyde ise bir tanrının 7 suretini kendilerine sembol ve din edinen 7ler dini hüküm sürer. Bu dinde bir Tanrının 7 sureti vardır. Anne Baba, bakire, savaşçı, yaşlı, demirci ve yabancıdır. Her suretin bir manası vardır. İbadetler septlerde yapılır. Rahipler rahibeler septalar vardır. Ayırca Demir Adalar dediğimiz, denizci insanların yaşayıp binlerce yıldır hüküm sürdükleri adalarda da Denizlerin Boğulmuş Tanrısına ibadet edilir. Kısaca Westeros bu üç dine ev sahipliği yapar. Essos kıtasında ise çok sayıda din vardır. Bunların başında Bravos şehrinde hüküm süren çok yüzlü tanrı dini başka yerlerde de Rhollor inancı başta gelir. Bu iki dinin mensupları ilerleleyen kitaplarda önemli roller alır. Kitapta yer alan olaylardan bahseder incelemeyi bitirmek gerek. Kitabın açılış bölümü daha önce dile getirdiğim Gece Nöbetçilerden 3 korucunun Surun kuzeyinde yer alan Tekinsiz Ormana keşif gezisine çıkması ile başlar. Ve bir grup ÖTEKI yani ölüp dirilen tarafından 2 tanesinin öldürülmesi ile başlar. Bu ölüler kahramanlar çağından beri yani yaklaşık 8 10 bin yıl öncesinden beri görülmüyorlardı. Giriş bölümün bunun üzerine olması da kitaplarda ne kadar büyük tehlike olduklarını gösteriyor. Bu giriş bölümünden sonra Kral Robert Baratheon eski dostu Eddard Stark'ı, Starkların kadim kalesi olan Winterfell'de ziyaret eder. Ve onu kral eli ilan ederek yanında güneye kralın şehrine götürür. Bu olayla birlikte taht oyunları başlar. Kitapta değinilen bazı önemli şeylere de değinmek lazım. Bunlar bazı karakterler özelinde öne çıkan ve beni etkileyen şeyler. Seriyi sevmemi sağlayan önemli durumların başında da bunlar gelir. Bunlara ahlâkî şeyler demek yanlış olmaz. Örneğin merhametin asla bir hata değil bir erdem olduğunu Lord Eddard'dan öğreniriz. Her ne pahasına olursa olsun masum çocukların ölmemesi gerektiğini onları korumamız gerektiğini, servetin, gücün masumların canından kıymetli olmadığını öğreniriz. Lord Eddard bize adaletin iyiliğin ve merhametin ne kadar kıymetli değerler olduğunu, doğru ve hak olanı savunmamız gerektiğini söyler. Ve bazı karakterlerde de kibrin zararlarını görürüz. Lord Tywin Lannister ve Kral Robert'ın eşi olan kızı kraliçe Cersie Lannister'ın kibrinin onlara ne kadar kötülük yaptırdığını görürüz. Yine Lord Tywinde bir savaşta dahi yapılmaması gereken kötülükleri görürüz. Kral Robert'ta İntikam hırsının insanı ne hale soktuğunu öğreniriz. Sör Jaime Lannisterda kahramanlığı ve yiğitliği aynı zamanda kötülüğü görürüz. Bu sayede bir insanın mutlak iyi olmayacağını gri alanların da var olduğunu biliriz. Yine insanların Sör Jaime'ye olan bakışında ön yargının ne kadar kötü olduğunu biliriz. Sör Jaime 16 yaşından beri kral muhafızıdır. Ve hayatını krala adamış hiç evlenemeyeceği, mülk edinmeyeceği ve kralı için öleceği üzerine yemin eden bir kral muhafızadır. Aynı zamanda lakabı Kral katilidir. Çünkü kralını 500.000 bin insanın canını kurtarmak için öldürmüştür. Herkes bunu onursuzluk yemin bozma görürken kimse Jaimeye neden yaptın diye sormaz. Bu sayede ön yargının kötü yanlarını anlarız. Bu kitabın sonlarına doğru savaşların asla iyi olmadığını her savaşın yıkım ölüm sefalet ve varolan durumu daha kötüye götürdüğünü fark ederiz. Kısacası bu kitap klasik fantastik edebiyatın çok ötesinde bir kitap. Umarım okumak isteyenler için faydalı bir inceleme olmuştur. Iyi okumalar...
Taht Oyunları
Taht OyunlarıGeorge R. R. Martin · Epsilon Yayınları · 20138,9bin okunma
··
1.252 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.