Gönderi

Eskiden ölümü ben başka türlü düşünürdüm: İnsan elli sene, altmış sene, hülasa istediği kadar yorgunluktan bitap düşünceye kadar, gezer, koşar, eğlenir. Sonra, gözleri tatlı bir uyku ihtiyacıyla mahmurlaşmaya başlar. O vakit bembeyaz, temiz bir yatağa uzanır. Yeni başlayan uykuların hafif sarhoşluğu içinde gülümseye gülümseye sönüp gider. Güneşe karşı parlayan beyaz mermerler üstünde kucak kucak çiçekler... O mermerlerdeki küçük yalaklardan su içmeye gelmiş birkaç kuş... İşte ölüm denince benim gözümde böyle sevimli ve hemen hemen neşeli bir hayal uyanırdı. Şimdi, onun acı lezzetini, toprak, öd ağacı ve servi kokuları içinde dilimle tadıyor, ciğerlerimle kokluyor gibiyim!
Sayfa 234 - İnkılâp Kitabevi
·
5 görüntüleme
hayallerkütüphanesi okurunun profil resmi
Yaş ilerledikçe ölüme yapılan tanım da değişiyor demek... Benim ölüme bakışım kızım doğduktan sonra değişti. Onu yalnız bırakmaktan korkar hale geldim.
Yasemin okurunun profil resmi
Kesinlikle katılıyorum, ciddi bir anlam ifade etmez iken; babamı kaybedişim ardından oğlumun doğumu... Farklı anlamlar yüklemeye başlayabiliyor insan.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.