Bir defasında her yönetici gibi oldukça meşgulken odama giren bir memur bana;
'Efendim ,siz birlikte çalıştığım arkadaşlarımdan birini bir derece terfi ettirdiniz. Yaş ve kıdem bakımından aramızda hiçbir fark yok.Öğrenimimiz de aynı. O benden daha yakışıklı da değil .Böyle olduğu halde beni hala terfi ettirmiyorsunuz' dedi.
Ben ise dalgın bir halde mırıldandım:
'Sokakta gürültü var. Duyuyor musunuz? Nedir acaba?'
'Gidip sorayım efendim!...diye, memur can sıkıntısı ile cevap verdi.
Biraz sonra döndü.
Bir arabaymış efendim...
Yükü neymiş? diye sordum
Gidip bakayım efendim..
Biraz sonra döndü
Arabanın yükü bir sürü çuval efendim..
Çuvallarda ne varmış?
Gidip bakayım efendim...
Biraz sonra döndü
Çuvallarda çimento varmış efendim...
Nereye gidiyormuş bu araba?
Gidip bakayım efendim
Biraz sonra dönüp cevap verdi
X ve Y inşaat şirketinin merkez şantiyesine gidiyormuş efendim
Çok güzel dedim.Şimdi bana terfi eden arkadaşınızı çağırır mısınız lütfen? Hani haksız yere terfi eden arkadaşınızı...
Terfi eden geldi.Ben mırıldandım:
Sokakta birtakım gürültüler oluyor...Nedir acaba?
Gidip bakayım efendim
Döndüğü zaman şöyle cevap verdi:
'Kırk çuval portland çimentosu yüklü araba. Çimentoların menşei New Orleans.X ve Y inşaat şirketinin merke şantiyesine gidiyormuş.Uluslararası ulaşıma ait bir kamyon, çuvalları istasyondan almış.Çuvallardan biri yarı yolda patladığı için şimdi bunun yerini değiştirmeye çalışıyorlar.
Bu gibi örneklerden birtakım sonuçlar çıkarmak için bir takım yorumlar yapmaya hiç gerek yok...
İşte böyle, uzun söze ve uzun açıklamalara benimde sizin de vaktiniz yoktur
İnsanlığın GARCIA'ya mektup götürecek teğmenlere ihtiyacı çoktur.
Sayfa 13 - inkilap