Gönderi
Bazen duygularının yoğunluğuna kalbinin hacmi yetmez ve sen taşan duygu selinin ardından bakakalırsın. Aşk da böyle bir şey. Namütenahi bir uçurum. Yaşanılan,duyulan,hissedilen her şey hummalı bir acıya dönüşüyor. Aşk şekil değiştiriyor ve acının ta kendisi oluyor. Bu derin eserde Fecr-i Ati edebiyatının kasvetli ve ağır dokusunu hissediyoruz. Siyah gözleri kalbine oyalı bir nakış misali işleyen sevgiden korkan ama sevginin kölesi olan bir kadının ağzından anlatılıyor hikayemiz. Sevmek illet bir hastalığa dönüşüyor ve gözünü kör edecek kadar seviyor. Böyle bir aşk mümkün müdür? Sonunu bilmeden adım attığın o yolda delirmek mümkün müdür? Hep abes bir abartıdan ibaret gelmiştir bana böylesi derin aşklar. Gerçek olması mümkün değil gibi. İki kalp nasıl denk gelip de sevebilir ki birbirini? Sevdiği adamdan yaşça büyük olan kadının, kendini bu sonlu hayatındaki sonsuz aşka teslim edişini okuyoruz. Yoğun bir kıskançlık duygusu üzerinden işleniyor ve o kıskançlık sizin ruh aynanıza kadar yansıyor. Ben şahsi görüşüm olarak bu dönem eserlerindeki anlatımı beğeniyorum. Cümlelerin içindeki o anlam kargaşasını çözmek hoşuma gidiyor. Kısa bir eser olduğu için okunması da kolaylaşıyor. Ama böylesi bir aşk insanı zelzele misali sarsıyor. Aşktan umudu kesmiş herkesin okuyup yeniden aşktan korkmasına sebep olacaktır.
·
99 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.