Burada Kâinatın Efendisi'nin bir-iki hadis-i şerifini zikretmeden geçemeyeceğiz. O Varlık Nuru buyuruyorlar:
"Sakın benim sahabilerime sövmeyiniz, sakın benim sahabilerime sövmeyiniz! Nefsim elinde bulunana (Allah'a) yemin ederim ki sizden birinizin Uhud Dağı kadar altın sadaka ettiği farzedilse bu, sahabilerimden birinin iki avuç (hurma) sadakasına erişemez, (hatta) bunun yarısına da ulaşamaz..."
Yine O buyuruyor:
"Ben her günahın şefaatçisiyim, yalnız sahabilerimi hor
görenlere ve onlara sövenlere şefaat etmem."
Daha böyle nice hadis-i şerifler... Evet, gerçek bu...
Peki, böyleyken ortaya bir Muaviye Meselesi çıkarıp bu
sahabiye, hem de Allah Resûlü'nün sir kâtipliğini yapmış bir insana buğz eden, hatta daha ileri giderek söven, lanet okuyan, sonra da güya Ehl-i Beyt hayranlığı taslayıp tesellisini Hz. Ali'den yana olmakta bulanlara ne demeli? Evet, ne diyelim bunlara?