Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

128 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
"Sevgiyi ve sevmeyi anlatan en iyi kitap"
erich fromm'un türkçe'ye sevme sanatı ismiyle kazandırılan, 1956 yılında yayınlanan, yayınlandığı tarihten itibaren birçok dile çevrilen en bilinen kitabı. fromm sevgiyi, karşı cinsten bireylerin birbirine duyduğu arzu olarak ele almaz sadece. sevgiyi varoluşsal bir çerçevede anlatır. o, bir insanın tek bir sevgi nesnesiyle değil, tüm dünyayla bağlantıda oluşunu belirleyen bir tutum, bir karakter yönelimi olarak görür. bu nedenle kitap süresince sevgi sorununu bir nesne problemi olarak değil bir yetenek problemi olduğunu düşünür. bu anlamda insanın sevgiyi 'nesne problemi' olarak ele alınmasının sosyolojik arka planını da açıklar. ona göre günümüzde insan; kendisine, çevresine, doğasına ve diğer insanlara yabancılaşmıştır. insan bir meta haline dönüştürülmüş, pazar koşulları altında kendisine en fazla karı getiren şey ne ise ona yatırım yapması hedeflenmiştir. bu nedenle fromm için insan ve ilişkileri birbirine yabancılaşmış otomatların ilişkileridir. insanın sürekli olarak beklenti ve düş kırıklığı içinde bulmasını nesneleştirilen bu ilişkilere bağlar. son dönemlerde iyice türeyen "ben bu ilişkiden randıman alamıyorum yaaa" diyen berkecanlar, pelinsular otomat ilişkilerin güzel temsilcileri olabilir. fromm; sevgi, kişilerin birbirlerini nesne olarak görmeyip aralarında sıcak, üretken bir ilişki kurduğu zaman gerçekleşebileceğini söyler. küçük prens kitabını okuyanlar hatırlar: prensin gül'üne gösterdiği bakım ve özeni, şefkati anlattığı güzel bir metin vardır. prens hassasiyetle gülünü sular, rüzgardan korumak için onu fanusla örter geceleri, tırtıllar zarar vermesin diye özenle temizler. her gün yapar bunu. onun gül'ü herkese ve her şeye karşı koruduğu bir şeydir. evet, sevgi büyümesi ve yaşaması için tam da böyle özen gösterilmesi gereken bir duygudur. sevgiyi türlere ayırır: kendine yönelik sevgi, anne, baba ve kardeşe duyulan sevgi, cinsel sevgi ve tanrı sevgisi. sevgiyi bu bölümlere ayırır ama aslında bunların birbirinden ayrıldığı noktaları anlatmak içindir sadece. yine vardığı yer, sevginin bütüncül olduğu, dünyaya, yaşama ve yapılan işe ve kişinin kendisine yöneldiği/yönelmesi gerektiğiyle ilgilidir. bu konuya dair sözünü burada alıntılamak güzel olur: "eğer birini seviyorsam herkesi seviyorumdur; dünyayı, yaşamayı seviyorumdur. eğer birine 'seni seviyorum' diyebiliyorsam, sende herkesi seviyorum, seninle tüm dünyayı seviyorum, sende aynı zamanda kendimi de seviyorum demektir. " fromm'da sevgi bu şekilde döngüseldir. kişinin kendisiyle başlar, yaşama/evrene/hayata yönelir ve bu sevgi zenginleşerek yine kişinin kendisine döner. bencil kişilerin sevgilerini ise tek bir nesneye ya da kişiye yöneltilen sevgiyi sevme yeteneğinden yoksun bulur. yine kitapta, sevginin sadece bir duygu olarak tanımlanamayacağını, bir yargı, bir düşünce içermesi gerektiğini söyler. sevginin sadece bir duygu olmaması...bir düşünce, yargı içermesi... çok güzel bir tanım değil mi ya? sanırım sevgiye dair yanlış anlaşılma buradan başlıyor. ilk etapta birini sevmek yeterli olurmuş gibi bi kabul var. ama sürdürülebilirlik için yeterli değil. kitaba sevgi sanatı denmesinin anlamı bu zaten. sevgi için; disiplin, yoğunlaşma, sabır ve ilgi gerekiyor. aynı herhangi bir sanat dalında ustalaşabilmek için gerekli olan şartlar gibi. sevgiyi "insanın varoluş sorununa tek aklı başında ve tatmin edici cevap" olarak görmesinin ardında yaşadığı dönemin ve kişisel tarihinin çok etkisi var. fromm, 1900-1980 yılları arasında yaşamış biri. iki dünya savaşına şahit olmuş, sonra soğuk savaş döneminde yaşanan nükleer tehtitlerin korkusunu yaşamış, sivil halkın bu problemlere karşı gösterdiği edilgen tavırdan rahatsız olmuş biri. sevgi konusuna getirdiği yaklaşımın bu nedenle sosyolojik bir alt metni var. toplumda yaşanan bu yıkıcı olayların sebebinin yaşanmamış bir hayatın sonucu olduğunu düşünüyor. yaşanmamış bir hayat demek sevginin/sevmenin hakkını verememek demek aslında. sevgi meselesinin sosyolojik temelde ilişkili olduğu kavramlarla açıklanması, yapılan freud eleştirileri, sevgiyi sürdürebilirliğine dair unsurlar, bütüncül sevgi yaklaşımı ile kitap; insanın kendisiyle ve diğerleriyle ilişkisini değiştirebilecek kadar güzel. bana bu kitabın gösterdiği en önemli şeyse; sevginin nasıl yaşanması gerektiğinin öğrenilebileceği oldu. kitapta elbette "nasıl sevilir" anlatılmıyor ama düşünce, yargı ile hayatın zenginleştirileceğine dair bolca düşünce pratiği var.
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm · Altın Post Yayıncılık · 201218,5bin okunma
··
1.124 görüntüleme
Ömer okurunun profil resmi
Senin soyadın Kemal olmalıymış hocam..
Orhan Özcan okurunun profil resmi
Estağfurullah hocam..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.