Gönderi

Feodal dönem Hıristiyanlığı esas olarak bir ölüler dini olarak sayılabilir. Halk imanının dışavurum araçlarının, toplumsal olarak en önemli olan bazıları mezarların yakınında cereyan etmekteydi. Bedenlerinin ve ruhlarının selametini talep eden hacı kalabalıklarının ziyaret ettikle­ri aziz mezarları. Töreni yürütmekle görevli manastır mensubu bir grubun çerçevesinde soyun hayattaki bütün üyelerini bir araya getiren devrevi törenleri çevreleyen ata mezarları. Bu törenlerin başlıcaları ataların ölüm günlerinde yapılmaktaydı. Bu durumda, bu törenlerin düzenlenebilmesi bir takvim oluşturulmasını, tarihlerin ve adların kay­dedildiği özel sicillerin meydana getirilmesini gerektirmekteydi: Ölü­ler listesi halindeki bu defterlere tam da bu nedenle memoriales adı verilmişti. Yazı uzmanları, dinsel cenaze törenlerinin düzenleyicileri bu kitaplarda insan adları takımlarına sahip oldular. Bu kelime derle­meleri bir akrabalık imgesini sürdürüyorlardı. Bunlar bireysel bilinçle­re; en küçük parçası bu dünyada ilgi, özen ve hizmet bekleyen, en büyük parçası öte dünyada yaşayan bir gruba ait olma duygusunu yer­leştirmekteydiler; soy bu ölümsüz hücreye kan bağlarıyla, ama ondan da fazlası, özenle korunan ve bu toplumun esas çerçevesini oluşturan bir anıyla bağlanmıştı. Atalar anısı böylece ölüler tapınışının içinde korunmaktaydı. Fakat akraba evliliği yasaklarının herkesin tüm yeğenlik ilişkileri konusunda açıkça uyarılmasını zorunlu kılması da atalar anısının korunmasını dayatmaktaydı.
Sayfa 185 - Ayrıntı Yayınları, 1. Baskı: Eylül 1991 - PDF
·
134 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.