Gönderi

Oysa Anton Pavloviç bu hediyemizi hiç unutmayacaktı. Jubileden sonra beni bir kenara çekerek azarla karışık, "Bak, bu harika bir şey, bunu bir müzeye koymak lazım," dedi. Kafam karışmış bir halde, "Söyleyin bana, Anton Pavlovic. nasıl bir şey vermeliydik size?" diye sordum. Biraz düşündükten sonra ciddi ciddi, "Bir fare kapanı," demesin mi! "Bak, fareleri ortadan kaldırmak lazım." Yine gülmeye başlamıştı. "Korovin bana güzel bir hediye gönderdi, güzel ama!" "Neydi peki?" diye ilgiyle sordum. "Balık oltası." Aldığı diğer hediyelerin hiçbiri Çehov'u sevindirmemiş, hatta bazıları bayağılığıyla onu öfkelendirmişti. "Dinle beni, bir yazara gümüş bir kalem ve antika bir mürekkep hokkası verilmez." "Peki, ne vermek uygun olur?" "Bir parça kauçuk hortum. Bak, ben bir doktorum. Ya da çorap. Karım benimle gerektiği kadar ilgilenmiyor. O bir aktrist. Bense ortada yırtık çoraplarla geziyorum. 'Canım bak bana,' diyorum ona, 'sağ ayağımın baş parmağı dışarı fırlamış. Çıkar, sol ayağına giy öyleyse,' diye cevap veriyor bana. Böyle devam edemez... Ardından yine şen bir kahkaha patlattı.
45 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.