Cin/peri bahane, feminizm şahane!
Masalımsı anlatıma sahip ve dolayısıyla ben de modern masal diye tür atfettim kendisine. Bazı amatörce hataları da böylece örtbastır etmiş oluyorum. Müsbet cihet adına yazacağım tek bir şey var: güçlü satıraltı kinaye (ironi) kullanmış. Üç puan verdim, bir puan sırf bundan ötrüdür. Diğer iki puanı maalesef menfi başarısına göre verdim. Bunlar; şeytani misyonu çok iyi yerine getirdiği ve psikoloji/psikanaliz verilerinin edebiyatta nasıl suistimal edilebileceğine alâ örnek teşkil ettiği içindir.
Okurken gerilmedim desem yalan olur. Cinler hakkında malumatımız vardır elbette, eseri okuyan kişi de birazcık bilgi edinmiş olacaktır. Cin/peri zaten eserin göz perdeleyen unsurları. Beni dehşete düşüren şeyden yazayım. Şeytanın insanın damarlarına kadar girebileceğini bilen biliyordur, fakat yazarın hokka ve divitine de girdiğini unutmamak lazımdır. Yukarıda bahsetmiştim güçlü ironi kullandığından ama cin, periyi karakterlere musallat ettirirken kendisine de şeytanın musallat olduğundan haberi olmamıştır anlaşılan. Okuyanlar ve yorumlayanlar büyük yüzdeyle kadınlardan oluşuyor. Değinen olmamış ancak bunda feminizmin etkisinin olduğu aşikardır. Feminizm, bu eserdeki gibi sunulan şeyse eğer, yerin dibine batsın da çıkmasın derim. Bu derecede erkek nefreti, erkek düşmancılığı ve caniliyi olurmu ya!.. Çocuk, bir sorun mu yaşıyoyorsun, seni sevmemişler mi, ne bekliyorsun git anne babanı öldür... Sakın düşünme neden diye... Bu mudur edebiyat?!!
Geçelim bunları...
Herkesin diploması olduğu ve olması gerektiğine inandığı günümüz toplumunda, çoçukluk travmalarını, sevgisizliğin, istismarın, tecavüzün ve şiddetin nelere bedel olacağını duymayan, bilmeyen de kalmamış olsa gerekir. Oğlan ve ya kız çocuğu olarak doğmak da tercih meselesi değildir. Gelecekte kötü huylu, intikamcı, intihara meyilli, şiddet uygulayan ve katil olacak bireye dönüşen çocukların hepsi babaların eseri midir?! Pekalâ, öyle olsun! Peki, bu babalar kimin eseri diye sormak yerinde olmaz mı? Gerçi annelerin rolünden de bahsetmiş, nesnel eleştiri ortaya koyacaksam eğer. Fakat, en nihayetinde suçlunun yine erkek olduğu vurgusu vardır. Gerçekliği var mı? Var. Böyle durumda sadece sebep sonuç ilişkisi doğrultusunda kurgulayacak ve tasvir edeceksin ya da kötüye teşvikten vazgeçeceksin. Açayım burasını... Diyelim ki, çocuk ihmal edildi, dışlandı, terkedildi, sevilmedi, tecavüze ve şiddete maruz kaldı. Real hayattan örnekler... Yazar yeteneğini kullanarak farkındalık oluşturmak adına bunları hikayeleştirebilirsin, ya da çözüm yolları sunarsın veya anlamlandırma çabalarını hissettirirsin. Böyle bir niyetimiz yok çünkü! Yoksa, şimdi gurur duyacağımız bir romandan bahsediyor olurdum. Pardon, roman dedim, romanlığı da olsaydı keşke.
Betimlemeleri tatminkardır, eserin ilk çeyrek kısmı da (roman havası veren hissesi) kanıtıdır.
Okunmasını tavsiye etmem! Katiyen etmem!!!
İyi niyetimi arz ediyorum.. Belki canım sıkkındır, belki sinirlerim bozuktur, elden ne gelir, ne gördümse ne anladımsa onu yazmaya çalıştım. Anlatım biçimim de dağınıktır, anlayışınıza sığındım. Cin/perilerin ve şeytanın şerrinden Allahü teâlâ bizleri korusun.
(Cinler hakkında bilgi isterseniz beş altı cümle bildiklerimden yazabilirim.)