Dili biraz ağırdı ancak buna rağmen içine dalıyorsunuz kitabın. Bir aşk hikayesi aslında ama bir aşk hikayesi denilip geçilecek türden değil. Kitap bittiğinde kitabın adının aslında kitabı gerçekten ne kadar güzel tasvir ettiğini düşündüm. İnsanların bitmeyen arzuları, değişimleri, belirsizlikleri, korkuları. Ancak Sonunda Orhan’ın da dediği gibi. İnsan tek bir yerdedir: ölüm ile karşı karşıya. Ve bunun için sadece doğmak yeterlidir. Güzeldi , yer yer kasvetliydi, ama güzeldi ve keyifliydi.
*Spoiler* Kitabı okumayanlar burdan sonrasına bakmasın :P
Sonunda Orhan’ın, Vedia ölüm döşeğindeyken Vedia’nın defterini okuması bana Bahri intihar ettiğinde Vedia’nın Bahri’nin kitabını okuduğu anı hatırlattı. Vedia demişti ki bütün yazılanları zaten biliyordum ancak bunlar ölü bir adamın sözleri olduğunda daha dokunaklı. Bence bu sonunda Orhan için de geçerliydi. Sevdiği kadın ölüm döşeğindeydi ve onun cümlelerini kendine olan aşkını ama aynı zamanda başka biri ile arasındaki kararsızlığını okuyordu. Bunları biliyordu. Vedia’nın kararsız olduğunu belki de Rüştü ile bir ilişki içinde olduğunu biliyordu bence, ama ona o an ağır geldi çünkü
Vedia ölmek üzereydi, onu kaybetmek üzereydi ve bundan ötesi yoktu.