Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hasan Şevket, diyor, Hasan Şevket, sen mahvolmuş bir insansın. Nasıl bu hale düştün? Seni kimler bu hale soktu? Ne zamandan beri bu haldesin? Halbuki nasıl yol aldı bazıları. Şimdi onlar eski bir hatıra gibi sıkıyorlar elini senin. Namussuz bir merhametle bakıyorlar yüzüne. Elbet onlar çoktan unuttular, Hasan Şevket, yanmış zeytinyağıyla sidik kokusunu Beyaz Rus ve Ermeni pansiyonlarının. Şimdi nasıl küstah ve muzaffer dokunuyorlar kadınlara. Onlar çoktan unuttular kahredici hicabını yamalı donlarının. Bütün nimetleriyle dünya onların artık. Artık edebi tefrika yazmaya mecbur değiller lise talebeleriyle genç subaylar için; iki liraya tefrikası, elli yaşında. Ama neden, Hasan Şevket? Ama niçin? Senden akıllı mıydılar? Hayır. Bilgili mi? Hayır. Senden daha az mı müzevvir, daha az mı yalancı, daha az mı kendini beğenmiştiler? Hayır, daha çok. Ressam Mahmut bile beş bin lira aldı bir portreye. Senden daha tembel, daha sarhoş. Kıskanıyor musun? Belki. İtiraf et. Evet: Hepsinin gebermesini isteyecek kadar, bir günde, apansızın, bir grip salgınıyla mesela. Halbuki sen onlardan önce öleceksin. Böbreğinin bir teki çoktan çürüdü. Bahar geldi, Hasan Şevket, dallara su yürüdü. Kuş bile yuva yaptı, kuş kadar olamadın..
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.