Gönderi

101 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 33 hours
Mizahi ve Eleştirel Dile Sahip Felsefi Bir Roman: Safdil
“Olası dünyaların en iyisi buysa, ötekiler nasıldır?” –
Candide
Candide
,
Voltaire
Voltaire
1. Giriş Bu yazıda, Fransız Edebiyatının en önemli yazarları arasında gösterilen Voltaire’in hayatına kısaca bir göz atacağız. Yaşadığı döneme hâkim olan “Aydınlanma Çağı Edebiyatı” ekseninde eserlerine bakacak, dönemin önde gelen yazarlarına değinecek ve Voltaire’in düşünce yapısını özetlemeye çalışacağım. Başlayalım. 2. Voltaire Kimdir? " ...hakikat kanıtlandığı zaman bütün insanlar o hakikat üzerinde hemfikir olurlar. Fakat saklı hakikatler üzerinde bin parçaya bölünürler. " (sayfa 65) Asıl adı Fronçois-Marie Arouet olan ve eserlerinde “
Voltaire
Voltaire
” mahlasını kullanan 1694 doğumlu yazar, felsefeci ve düşünür, 18. yüzyıl Fransız ve dünya edebiyatı için oldukça önemli bir figürdür. İdealist bir yapıya sahip olan Voltaire aynı zamanda büyük bir özgür düşünce savunucusudur. Avrupa’nın en gözde şehirlerinden Paris’te dünyaya gelmesi, içinde bulunduğu siyasi atmosferin son derece hissedilir olması ve Fransız İhtilali’ne giden süreci yakından tecrübe etmesi edebiyatını etkilemiştir. Dönemindeki tüm olayları, gelişmeleri ve sorunları eserlerinde sıklıkla işlediği için sürekli baskıya maruz kalmış, hapishaneye atılmış ve uzun yıllar Fransa’dan uzakta sürgünde yaşamak zorunda bırakılmıştır. Sarayda görevli düşük sınıftan bir memurun oğlu olarak doğdu Voltaire, küçüklüğünden itibaren sıkı bir dini eğitim aldı. Cizvit ağırlıklı aldığı dini bilgiler, onu dine yaklaştırmaktan ziyade, sorgulayıcı bir bakış açısı yarattı. Bu durum, dünya edebiyatının en güçlü isimlerinden biri olarak gösterilen Voltaire’in doğumuna yol açtı. Hukuk eğitimi almasına yönelik bir sürece yönlendirildi fakat o bunu reddederek edebiyata sıkıca sarıldı. Dünya edebiyatına dair geniş okumalar yapan yazar aynı zamanda özgürlükçü, serbest düşüncelerin yeşerdiği ortamlarda yer alarak, kendisine sunulan kalıpların dışına çıktı ve kendi kişiliğini yarattı. 3. İngiltere’de Yaşadığı Döneme ve Özel Hayatına Dair: “Zira dünya üzerinde aşkın âşıkları birer şaire dönüştürmediği hiçbir ülke yoktur.” (sayfa 24) Voltaire, Fransa’nın baskıcı ortamından kaçarak bir dönem İngiltere’de yaşadı ve Londra’daki özgürlükçü yapısından bir hayli etkilendi. Orada geçirdiği 2 yıldan sonra ülkesine döndü ve gerek Fransa hükümetine gerek Kilise’ye dair sert söylemlerde bulundu. Kaleme aldığı “İngilizlere Dair Mektuplar” büyük tartışmaları da beraberinde getirdi ve her kesimden eleştiri oklarının hedefi haline gelen düşünür, âdeta istenmeyen adam ilan edildi. Fakat o yılmadı, zihnindeki özgür düşüncesinin baskılanmasına izin vermedi ve gerici topluma karşı eserleriyle mücadele etmeyi seçti. İngiltere’den döndükten sonra 15 yıl sevgili olarak kaldığı Madame de Châtelet ise dönemine oranla güçlü bir kadın portresine sahipti. Bilim felsefesi ve fizik konularında yetenekli biri olan Châtelet, "Newton Felsefesi’nin Öğeleri" adlı çalışmasıyla büyük bir başarı kazanmış ve erkek egemen bilim camiasında adını duyurmuştur. 1748 yılında Voltaire’le yolları ayrılmasına rağmen, onun üzerindeki etkisi büyüktür. 4. Eserlerinde Kullandığı Temalar ve Olaylar Hakkında: "Görüyorum ki insanlar arasında da yırtıcı hayvanlara benzeyenler var, hepsi zarar vermeye hazır.” (sayfa 83)
Voltaire
Voltaire
, 1717 yılında, henüz 23 yaşındayken Fransa kral naibine sözlü hakarette bulunduğu gerekçesiyle Bastille Hapishanesi’nde 11 ay cezaya çarptırıldı. Hayatının bu dönemini kaybedilmiş bir zaman olarak nitelendirmedi, aksine hapishanede düşünce dünyasının daha da genişlediğini ifade etti. Tragedyalarının ilki olan “Oedipus”u bu esnada yazdı. İlham kaynağı ise elbette Yunan Mitolojisi ve
Sophokles
Sophokles
'in "
Kral Oidipus
Kral Oidipus
" ve "
Oidipus Kolonos’ta
Oidipus Kolonos’ta
" adlı eserleriydi. Ardından “Henriade” şiiriyle yazın serüvenini devam ettiren Voltaire, en önemli eserlerini olgunluk çağında verdi. Felsefe, tarih, dil, dinbilim ve toplumbilim konularını yazdığı öykülere yedirdi ve çok yönlü eserlere imza attı. Bugün, başlangıç noktası olarak 1685 yılı olarak gördüğümüz Aydınlanma Çağı hareketi içinde yer alan ve yazdıklarıyla bu dönemin en ünlü figürlerinden biri haline dönüşen Voltaire, aklın ön planda olduğu güçlü eserler kaleme aldı. Satirik, mizahi, nükteli bir dile sahip olması, onu çağdaşlarından ayıran en önemli özellikleri arasındadır. Felsefeyi edebiyatla buluşturduğu metinler de çok farklı olan bu 2 türü birleştirmesi açısından kıymetlidir. Voltaire aynı zamanda 2 ciltten oluşan Felsefe Sözlüğü (
Felsefe Sözlüğü 1
Felsefe Sözlüğü 1
,
Felsefe Sözlüğü
Felsefe Sözlüğü
) ile döneminde eşsiz bir çalışmaya da imza atmıştır. 5. Aydınlanma Çağı Nedir? Ne Zaman Ortaya Çıkmıştır? Öncüleri Kimlerdir?: “Güçsüzlere vuracak el çok, yardım edecek el pek azdır.” (sayfa 86) 1685’te doğduğu düşünülen Aydınlanma Çağı, felsefe, edebiyat, bilim gibi alanları yeniden ayağa kaldıran önemli bir tarihsel süreçtir. Avrupa’nın bir dönem dine aykırı olduğu gerekçesiyle düşünceyi ve bilimi yasaklaması “karanlık çağ”ın doğmasına sebep olmuş, zamanla bu algı kırılarak Avrupa yeniden düşünsel zenginliğine kavuşmuştu. Fakat bu durum daha çok geleneksel bir rotada ilerliyordu ve varsayımlar, klasik ideolojiler ve önyargılar içine sıkışmış bir haldeydi. Akılcı düşünceyi ön plana çıkaran, zekâyı üstün tutan bir anlayışla yeni bir düşünce sisteminin yeşermeye başlaması, aydınlanma yolunda Avrupa halklarına ışık olmuş ve ileriyi berrak bir şekilde görmelerini sağlamıştır. Rönesans ve Reform hareketleriyle silkelenen Avrupa toplumunun üçüncü büyük durağı olan Aydınlanma’nın ortaya çıkış noktalarından biri İspanya’ya hakim olan Müslüman devlet Endülüs Emevi’dir. Avrupa'daki diğer devletlerin aksine daha ideal bir toplum düzeni yaratılmıştır. Bu ülkeye yapılan seferler sonucu Avrupa, Emeviler'in yarattığı refah topluma özenmiş ve onun bir parçası olmak istemişlerdir. Buna istinaden Avrupalılar, başta
İbn Rüşd
İbn Rüşd
,
İbn Tufeyl
İbn Tufeyl
gibi düşünürler olmak üzere Araplar’ın önemli yazar ve düşünürlerini Latinceye çevirtmiş ve bu durum Aydınlanma’ya giden yolda zemin oluşturmuştur. Almanya’da
Immanuel Kant
Immanuel Kant
,
Gottfried Leibniz
Gottfried Leibniz
,
Johann Gottfried Herder
Johann Gottfried Herder
, Fransa’da
Denis Diderot
Denis Diderot
,
Jean-Jacques Rousseau
Jean-Jacques Rousseau
,
Montesquieu
Montesquieu
ve
Voltaire
Voltaire
, İngitere’de ise
David Hume
David Hume
,
John Locke
John Locke
,
Thomas Paine
Thomas Paine
ve
Thomas Hobbes
Thomas Hobbes
başta olmak üzere pek çok temsilcisi bulunan bu akım, insanların düşünce yapılarında kökten bir değişiklik yaratmak amacıyla kolektif bir Aydınlanma girişimine öncülük etmiştir. Daha sonra dalga dalga yayılmış ve Fransız aydınlanmacılar önderliğinde 1789'daki Fransız İhtilali'nin temelini oluşturmuştur. 6. Gottfried Leibniz’e Karşıt Bir Eser Üretmek: Candide “Bu nasıl bir adaletsizlikler ağıdır, bu nasıl bir ülkedir! İnsanları bu şekilde mi tanıyacaktım?” (sayfa 78) Aydınlanma’nın en önemli isimleri arasında gösterilen
Gottfried Leibniz
Gottfried Leibniz
’in “optimizm” felsefesinden yola çıkan
Voltaire
Voltaire
, Alman düşünüre “
Candide
Candide
” adlı eseriyle yanıt verir hatta direkt dalga geçtiği de söylenebilir. Leibniz’in “dünyadaki her şey, var olan ihtimaller dahilindeki en iyi şeydir” yaklaşımı Voltaire’i kızdırmış olacak ki, kendisi Candide’de, incelemenin başına iliştirdiğim alıntıyla yanıt verir. “Bu mümkün olabilecek en iyi dünyaysa, geri kalanlar nerede?” diye sorar ve kendi felsefesini eserinde ortaya koyar. İyimserlik üzerine mizahi bir dille kaleme aldığı eseri,
Zadig
Zadig
,
Micromegas
Micromegas
,
Cahil Filozof
Cahil Filozof
ve
Safdil
Safdil
gibi eserleriyle birlikte yazarın olgunluk çağı ürünlerindendir. Hayat hakkında kendi fikirlerini oluşturamayan ve çevresindeki kişilerden etkilenerek dünyaya karşı bir bakış açısı geliştiren Candide, iyimserlik timsali bir karakter olarak çıkar karşımıza. Romanda Leibniz’in görüşlerini yansıtan bir profesöre de yer veren Voltaire, nükteli yaklaşımıyla iyimserlik felsefesini çökertecek savlarını ileri sürer. 7. Safdil Romanının Bize Söyledikleri: “Görüyorum ki burada her gün kitabınızda yer almayan bir iş yapılıyor, fakat kitapta söylenen hiçbir şey yapılmıyor.” (sayfa 25) Dönemin siyasi kurumlarına, popüler düşüncelerine eserlerinde savaş açan Voltaire, yergi sanatının kendi dönemindeki ustalarından biridir.
Safdil
Safdil
adlı romanında da yine felsefe ve edebiyatı buluşturarak, kısa olmasına rağmen dopdolu bir esere imza atmıştır. Cizvit tarikatının Fransa’da yasaklanmasının ardından, 1767’de yazılır roman. Jansenizmin önemli simalarından Pasquier Quesnel’in el yazmaları olacak şekilde tasarladığı kurgusunda bir Jansenisti merkeze alarak eserinin mizah dozunu yükseltmiştir. Cizvit eğitimiyle büyüyen bir yazarın Cizvit öğretisini alaya alarak bir eser yaratması ise işin bir diğer komik yanıdır zira aldığı dini eğitimler Voltaire’in yönünü bilime ve felsefeye döndürmüştür ve dinden uzaklaştırmıştır. Öyküde anlatılanlar sivri bir dille din ve bürokrasiyi alaya almaya yöneliktir. Çağdaş toplumların popüler düşüncelerine yönelik sert eleştirilerde bulunur ve bunu da Safdil karakteri aracılığıyla yapar. Akılsızlığın, zorbalığın, hırsın, şehvetin, şiddetin egemen olduğu kasvetli bir dünya manzarası resmeden Voltaire, düşünceyi ön plana çıkarır. Safdil’de, Kilise’nin hurafelerine yönelik taşlamayla karşımıza çıkar ve bürokrasinin halk üzerindeki etkisini eleştirir. İfade özgürlüğü ve dinsel hoşgörü de yine romanın diğer önemli meseleleri arasında yer alır. Safdil, bir Huron'dur; yani Kuzey Amerika'da yaşayan Kızılderili toplumuna ait bir koldur Huronlar. Ona sorduklarında "Safdil" adıyla anıldığını söyler. Bir dövüşte kendisini savunduğunu ve bunun sonucunda İngilizler'e esir düştüğünü ifade eder. İngiltere'ye götürülen Safdil daha sonra meraklı bir yapıya sahip olduğu için oradan ayrılarak Fransa kıyılarına gelir. Nihai amacı yeni yerler ve insanlar görmektir. Fransa'da soru yağmuruna tutulur ve karşısına çıkan kişilerce "medenice" karşılanır. Bu medenilik dini odaklıdır ve bu genç adam hızlı bir şekilde Hristiyan yapılır. Safdil'e vaftiz ismi olarak ise Yunan Mitolojisi'ne atıfta bulunularak Hercule adı verilir. Roma Mitolojisi'nde Herakles'in karşılığı olan Hercule, kendisine verilen 12 görevle ünlüdür ve bu durum hikâyenin kalanında Safdil'in sırtına görünmez görevler yüklendiği izlenimini yaratır. Hristiyan olduktan sonra kendisini Fransız toplumunun bir parçası olarak bulan Safdil, âdeta bomboş olan zihnini hızlı öğrenen yapısıyla dolduruyor. Birçok şeyi sorgulayarak kendisine sorular soran Matmazel de Saint-Yves, Matmazel de Kerkabon gibi kişileri bir hayli şaşırtıyor. 8. Aşk ve Hiciv Romanı Olarak Safdil: "Safdil tarih kitapları da okudu ve okudukları onu üzdü. Dünya gözüne fazlasıyla kötü, fazlasıyla sefil göründü. Nitekim tarih suçların ve felaketlerin tablosundan başka bir şey değildir. Masum ve barışçıl insan kalabalıkları bu muazzam sahneden sürekli silinip gider. Başrol oyuncuları ise sapkın ve hırslı insanlardır." (sayfa 48) Dönemin Fransa'sında eleştirilmedik nokta bırakmayan yazar kusursuz bir hiciv örneği sergiliyor. Ahlaki görüşlerden, toplumsal yargılara, yozlaşmış siyasi kurumlardan, Hristiyanlık dinine, hukuk sisteminden, halk arasında popülerleşen ve mutlak doğru olarak kabul edilen düşüncelere, kadın erkek ilişkilerine ve daha birçok farklı noktaya değinilen romanda Fransız toplumu yerle yeksan ediliyor. Öyküde bir yandan da aşk temasını işliyor Voltaire. Safdil, kendi bildiği doğrular ışığında ilerleyerek bir kadına aşık oluyor. Bunun için birçok uyarıya maruz kalsa da o dinlemiyor ve aşkının peşinden gidiyor. Fakat dindar kesimin hedefi haline geliyor ve Fransa'nın ünlü hapishanelerinden Bastille'e kapatılıyor. Bu durum biraz Voltaire'in hayatıyla da paralellik içeriyor. Bu hapishanede Mösyö Gordon adında bir dost ediniyor Safdil ve yine bu durum da hayatının dönüm noktalarından biri oluyor. Kendisine çok yabancı bir coğrafya ve kültürde bir hapishaneye kapatılmak ve arkasında sevgilisini bırakmak ilk etapta onu endişelendirse de, burada Gordon ile birlikte dünyadaki düşünce sisteminin oluşumundan itibaren, eserin geçtiği tarihlere kadar çok geniş bir düzeyde okumalar yapıyor. Medeniyetin kurulduğu Antik Yunan'dan başlıyor ve Antik Roma'ya uzanıyor. Ortaçağ'ın ardından yavaş yavaş güncele geliyor ve Gordon'ın ona anlattıklarıyla birlikte düşün dünyasını geliştiriyor.
François Rabelais
François Rabelais
,
Augustinus
Augustinus
,
William Shakespeare
William Shakespeare
,
Molière
Molière
,
Thukydides
Thukydides
,
Jean de La Fontaine
Jean de La Fontaine
,
Pierre Corneille
Pierre Corneille
,
Jean Racine
Jean Racine
,
Blaise Pascal
Blaise Pascal
gibi yazar ve felsefecileri okuyor ve birçoğundan etkileniyor. Düşünce yapısı şekillenen Safdil, hayat karşısında daha tecrübeli ve donanımlı bir hale geliyor. Artık daha olgun fikirlerle çevreleniyor ve hapisten çıktıktan sonra insanlarla iletişimi daha da iyi bir hale geliyor. 9. Son Söz: " Aranızda bu kadar çok tedbire ihtiyaç duyduğunuza göre sizler pek namussuz insanlar olmalısınız. " (sayfa 28)
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
,
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
,
Nikolay Gogol
Nikolay Gogol
,
Anton Çehov
Anton Çehov
,
Mihail Bulgakov
Mihail Bulgakov
gibi yazar ve düşünürleri okumak bizlere Alman ve Rus milletlerinin çok farklı yönlerini gösterir. Bu durumun Fransız şubelerinden biri ise kesinlikle
Voltaire
Voltaire
'dir. İleri ve medeni olduğunu sandığımız bu toplumların içine girildiğinde aslında ne kadar yozlaşmış olduklarını görür ve hayrete düşeriz. Yolu henüz Voltaire'le kesişmemiş olan okurların yazara başlangıç olarak seçebilecekleri Safdil, kusursuza yakın bir anlatım ve olay örgüsü işleyerek unutulmaz klasikler arasına adını yazdırıyor ve aradan geçen 250 yıla rağmen güncelliğini koruyor. Keyifli okumalar dilerim. “Güçlü ruhların hisleri sevdikleri zaman başkalarından daha şiddetli olur.” (sayfa 97)
Safdil
SafdilVoltaire · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020603 okunma
··
4,006 views
Sibel Arslan okurunun profil resmi
Çok beğendim açıkçası bu kadar ayrıntılı ve başlıklar halinde anlatımınız eser ve yazar hakkında ilgi uyandırıcı. Fakat Volteire okuması yapacak birinin peş peşe üç kitanını okumasını tavsiye ederim .İlki Cahil Filozof çünkü okudukça yazarın dili ve görüşleri hakkında bilgi alabiliyorsunuz.Ardından ikinci kitap Sadık veya Kader masalını okumak ilgiyi arttıracaktır .Üçüncü eser ise Safdil. Yzar eserlerinde okuyucuyu sıkmadan eleştirel ,sivri diliyle okuyucuyu etkisi altına alıyor zaten:)Fakat Voltaire eleştirisi altına alınan filozofların okuyucu tarafından az da olsa bilinmesi gerektiği taraftarıyım yoksa okudukça kime neden karşı çkıyor hangi kavramdan görüşten bahsediliyor gibi bir karmaşaya sebep olabilir.Nacizane fikrimi yazmak istedim .Herkese iyi okumlar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.