Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

96 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
“Şöyle ya da böyle kim ne derse desin, yalnızca fotoğraflarda kalacak olsak bile bir gün… …güzel şeydi yaşamak ve ölüm güzelleştiriyordu onu en çok.” Kim ne derse desin, biteceğini bilerek okumak güzeldi ve bitişiydi damakta ve zihinde unutulmaz bir tad bırakan. Bir öykü kitabından çok daha fazlasıydı. İçersinde fabl, biyografi, öykü ve mektup türlerini barındıran, sayfa sayısı olarak kısa fakat içerik olarak zengin bir eserdi. Yazarın kalemiyle ilk defa ve tesadüfen tanışmış olsam da iyi ki bu eseriyle başladım. Toplumun her kesiminden insanın yaşadığı sorunların yanı sıra hayvan doğasını ve sevgisini, insanların onlara yaptığı iğrençlikleri de anlatmış olması içeriği zenginleştiren bir unsur. Gökyüzünden koparılmış, özgürlüğüne kara bandaj takılmış ALTIN KARTAL ile başlıyorsunuz etkilenmeye. Sonra “ Yaratmıştır Allah beni Çingene, ondandır bu hep. Anlarım ki, değildir Allah Çingene. Çingene misin, vermez sana kimse iş miş, almaz yanına, bakar boka bakar gibi tıpkı. Doğmayaydım Çingene ben eğer, okurdum belki, olurdum bir büyük adam; nah böyle gravat bağlar, kâvıt mavıt imzalar, cart curt eder, alırdım her ay tıkır tıkır maaş. Deycen ki, ne bok yedin peki sen, hiç mi okumadın, hiç mi okul yüzü görmedin hayatta? Gitmişmişim üçe kadar, öğrenmişimdir çok şey. Oturturdu öğretmen beni en arkada, bombok, çürük bir sırada, vermezdi yanıma çocuk. Bozarım bakmışsın terbiyesini çocuğun tabii, bakmışsın bit mit geçmiştir benden. Bir şey mi araklanmıştır sınıfta, hoop gel bakalım Çingene Amet; yer misin, yemez misin?” diye isyan eden ve cellatlaştırılan Çingene Amet’in yürek burkan hikayesiyle devam ediyor. Her maçına kendi babasını dövmek için çıkan boksör oluveriyorsunuz birden, sonra kedisinin ölümüyle sarsılan “Kedisi ölen Mısırlılar sol kaşlarını kazıtırlarmış! Ben ne yapsam acaba?” diyen koca bir adam oluyorsunuz. Makinelerin giremediği yerlerde katırlar çalışır kömür ocaklarında. KARA KATIR,ın hikayesi böyle başlamıştı. Çok sonra özgürlüğüne kavuştuğu gün öğrendi; “ Bacağı kırılan ocak katırları daha ucuz bir ölüm sağlanması amacıyla kurşunlanarak değil, balyozla öldürülüyordu.” Büyük YASA dedikleri töreleri kanla besleniyordu. Sevgilerin üzerini kara çarşaf gibi örten töreleri nice canların sonu oluyordu. Yüzlerce AYAKSESLERİ bir genç kızın ölümünü bekliyor. Sonra ne mi oluyor? Kim bilir… Bazı kaderler kağıtlara yazılıyor. Bazen de kağıtlar kaderi yazıyor. Kağıtların yazdığı kaderden, kağıtlara yazılan kaderlerin yolculuğu bu öykü. Kaderleri yeğenleri tarafından yazılan Hürriyet Hanım ve Muammer Bey’in hikayesi… “Kimdin? Neydin? Bilmiyordum. Bir şeylerden kaçıyor ve bir şeyleri kovalıyordun hep. Ölmeye ve yaşamaya aynı zamanda koşan delik deşik bir ülkenin acıları gibiydin.” diye yazmıştı kadın, ölmüş devrimciye son mektubunu yazarken. Sevginin en büyük devrim olduğunu bilerek. Çünkü devrimler asla bitmez… İşte böyle zengin içeriklerden oluşuyor CELLAT AĞLIYOR. İrfan YALÇIN’a sevgi ve saygıyla.
Cellat Ağlıyor
Cellat Ağlıyorİrfan Yalçın · Can Yayınları · 201058 okunma
·
264 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.