"Onlar Allah'ı bırakarak bilgin ve rahiplerini rabler edindiler." Tevbe/31
Demek ki, kitap ehli olanlar da tağuta yani hak saldırganı, azgın otoritelere tapınmışlardır. Bu tapınmada secde ve rüku yoktu, ama itaat ve ta-biiyet anlamındaki ibadet vardı. Kişiyi Allah'ın kulluğundan ve O’nun dininden çıkaran bir ibadet... Alemlerin Rabbi olan Allah'ın dinine davetin sadece bir tek anlamı vardır. O da tağutlaşmış insanların elindeki egemenliği, tekrar Allah'a; yani asıl sahibine iade etmektir. Ama bu davet, yani Allah'ın dinine davet yapılınca tağutların suçlaması hazırdır:
"Bunlar yeryüzünü fesada veriyor" yahut bugünkü cahiliyenin bütün davetlere taktığı isimler..."Bu, bir hükümet darbesi teşebbüsüdür."
"Musa dedi ki: Ey Firavn, ben Alemlerin Rabbinin elçisiyim..." A’raf/104
"Firavn kavminin kafir önderleri dediler ki: (Ey Firavn!) Sen Musa ve kavminin, yeryüzünü fesada verip seni ve ilahlarını bırakmalarına izin mi vereceksin?" A’raf/127