Gönderi

Eğer biz gerçekten tevhit merkezli bir bilgi biçimi üretemezsek ve bunu hayat nizamımızın kurucu unsuru hâline getiremezsek bir çıkış yolu bulmayız. Çünkü unutmayın, akıl herhangi bir ön kabul olmadan faaliyette bulunamaz; aklın faaliyete geçebilmesi için bir ön kabule ihtiyacı vardır. İnsan amelleri de böyledir, bir kabul olmadan insan amelde bulunamaz. Her amelin arkasinda niyet vardır ve niyeti kuran (hiç şüphe yok ki) bilgidir. Eğer amellerimizi ve düşüncelerimizi kendisine yaslandırdığımız bir bilgi biçimini kuramazsak geleceğin dünyasında biz de onlar gibi olacağız. Nihayetinde belki iddialarımız, düşünce biçimimiz, slogancı olarak işte “biz Müslüman”ız şeklinde olabilir ki Batı'da da Hıristiyanların çoğunluğu böyle söylüyor. Bunun haricinde, düşünce olarak, hayat nizamı olarak insanlara önereceğimiz çok fazla bir şeyin kalacağını doğrusunu isterseniz pek düşünmüyorum. Elbette bu dinin sahibi Allah'tır. Biz olmazsak başka biriyle gider ve o görevi yerine getirir. Biz Kur'an'ın değişmeyeceğine inanmışız, bize öyle bir vaatte bulunmuştur Rabbimiz. Tabii ki bu bizim için bir lütuftur ama bizim değişmeyeceğimiz hususunda böyle bir vaat yoktur. Biz Kur'an değişmeyecek denirken kendimizin de bir Müslüman olarak kalacağımızı düşünüyoruz. Hayır, böyle bir garantimiz yoktur. Biz ya da bizden sonraki birkaç nesil için yine tehlikeler/tehditler olabilir. Postmodern dünya bence dünün emperyalist, kolonyalist/neokolonyalist dünyasından çok daha tehdit edici bir dünyadır. Bundan dolayı belki de yeniden doğru bildiğimiz bazı şeyleri -İslâm'ı tenzih ederek söylüyorum.- yeniden düşünmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.