Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Avrupa'nın Afrika'ya Götürdükleri
Orada yerleşip, bütün doğal kaynaklarını sonuna kadar yağmalayıp kurutuncaya kadar uzun bir süre harâmilik yaptıktan sonra, artık herşey için çok geç kalındığı bir dönemde Hristiyan ulusların Afrika için yapmaya çalıştıkları ya da yapar göründükleri küçük hizmetleri, İslâm'ın kuşatıcı, müşfik nüfûzu karşısına koymak, umutsuzcasına girişilmiş bir gayretkeşlikten başka bir şey değildir. Bu yüz kızartıcı gerçek hâlen sadece, Güney Afrika örneğiyle sınırlı değildir. «Daha bir kaç yıl öncesine kadar» diye yazıyor B. Smith, «işgal altında tutulan bölgelerin ötesinde yaratılmaya çalışılan olumlu izlenim bir hiçten ibarettir. Vasko da Gama'nın, Avrupa'da üzerine neşideler (Te-Deum) söylenen başarısı, Afrika'nın başına yüzyıllar boyunca çöreklenen düpedüz bir belâdan başka ne sarmıştır ki... Avrupalı tüccarların yüzyıllardır Afrika'ya getirdikleri mesaj, sadece açgözlüğün, zorbalık ve zulmün, bencilliğin ve kötü niyetliliğin mesajı olmuştur». Dr. Livingston'un belirttiğine göre, Afrikalı yerlilerin beş yüzyıldır tanışık oldukları portekizlilerden öğrendikleri tek sanat tüfek namlusundan alkol imbiklemek; ve onlara borçlu oldukları en yerleşik inanç da insanın kendi kardeşini satabileceği soysuzluğu olmuştur. «Çünkü bu,» diyor Dr. Livingston, «bir yerli inancı değil, Portekizlilerin ayak izlerinde sürülen bir vahşet kalıntısıdır». Zenci ırkın gözünde beyaz adam terörün, çürümenin ve ayyaşlığın, sömürünün, ırkçılığın ve köle ticaretinin simgesidir. Beyaz adam'ın inancına gelince bir kuşku ve tiksinti nesnesinden başka nedir ki? Zencinin zihninden bu imajı sökebilecek hiçbir haklı neden de yoktur. B. Smith şöyle yazıyor: «Tartışmasız bir biçimde yamyamlığı ve insan kurban etme ilkelliğini ortadan kaldıran bir din; okumayı ve yazmayı getiren, daha da önemlisi onlara sevgiyi öğreten, çılgın dansları, içkiyi ve kumarı yasaklayan ve bunların büyük ölçüde önünü alan, herkese saf ve temiz bir ahlâkı belleten ve nihayet üstün ve yalın bir akaid ortaya koyan bir din, yerlilerde elbette ki nefretten daha başka duygular uyandıracak ve doğal olarak bizim dinsel baskı unsurlarımızca (yazar ve otoritelerimizce) kıskançlık nöbetleri içinde küçümsenecek, horgörülecektir».
Sayfa 172-173
·
76 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.