Gönderi

Benim için korku filmlerinin en “zevkli” yanı, o şaşıp, apışıp kalma, zihnimin dikişlerinden atabileceği duygusu denli, dahası o duygudan da çok, seyrettiğim filmin bana, içinde bulunduğum kişisel, toplumsal, evrensel bağlama ilişkin göndermeleridir. Demek ki diyorum, korku filmi seyrederken bana çekici gelen korku değil, filme ilişkin yaşantının, şu sürdürdüğümüz yaşama, dahası şu dünyamıza öyle kolayına sığmayan, dünyamızı çatlatan, yırtan karmaşıklığı, zenginliği. Örneğin Kubrick’in Cinnet filmi, bildiğimiz, belki de çok düşünmeden kabul ettiğimiz bir kişilik ve aile anlayışına bodoslamadan bindirdiği için onca iyi bir korku filmidir. Otel, kış, aklınızı yitirmenize yol açabilir; baba elinde balta ailesinin, oğlunun peşine düşebilir. Ancak babanızı öldürerek kurtulabilirsiniz.
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.