Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

184 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Benim Hüzünlü İnsancıklarım
İlk eseri İnsancıklar’dan son eseri Karamazov Kardeşler’e dek uzanan edebiyat yolculuğunda Dostoyevski’nin eserlerinde işlediği konular, figürler, üslup neredeyse hep aynı kalmıştır. Ancak bu aynılık içerisinde iki eser özellikle dikkatimi çeker hep: İnsancıklar ve Yeraltından Notlar. Bu iki eser her ne kadar ince olsa da her okuduğumda Dostoyevski’nin en bütünlükçü eserleriymiş gibi gelir. Örneğin İnsancıklar’daki karakterler Dostoyevski’nin sonraki eserlerinde de vardır: memurlar, rütbeliler, hizmetçiler, kötü yola düşen iyi insanlar vesaire. Bu nedenle sanki Dostoyevski’nin zihninde yalnızca bir roman varmış da o roman zaman içinde parça parça açığa çıkmış gibidir. Yine bir örnek vereyim İnsancıklar’dan, eserin bir yerinde başkarakter eski ahbaplarıyla akşam yemeği masasında vakit geçirdiğini söyler, okuyanlar fark etmiştir muhtemelen, Yeraltından Notlar’ın öyküsüdür bu. Yeraltından Notlar ise İnsancıklar’dan yıllar sonra yazılıp yayımlanır. Yoksulluğun, alaycılığın, sevginin, kendini mahvetmenin, acı çekmenin ve hatta bundan zevk almanın, toplumsal ahlaksızlıkların, karanlık ve puslu yaşamların bir arada sentezlendiği İnsancıklar’ı okurken hep şu soru belirir zihnimde: Bu insanlar neden acı çekiyorlar? Eserde acı çeken karakterlerin acılarının nedenlerinden biri ekonomik bunalımdır. Ekonomik bunalımın da kamçılamasıyla tüm etrafa yayılan karamsar, puslu, berbat bir yaşam gün yüzüne çıkar. Böyle bir ortamda insanlar birbirlerini bir can olarak görmekten ziyade nakit olarak görürler: insanın toplumda değer görmesi, sahip olduğu parayla orantılıdır. Yoksullar ise toplumsal yaşamdan dışlanırlar, hor görülürler, itilirler ve alay edilirler. Bu çirkinliklere maruz kaldıktan sonra yoksul da artık benliğini erozyona uğramaktan kurtaramaz ve kendini, insanlar onu nasıl görüyorsa öylece kabullenir. “Ele güne karşı tutumu”nun doğması için yol açılmış olur. Karakterlerin acılarının nedenlerinden biri ekonomik bunalım demiştim, ikincisiyse bana öyle geliyor ki bizzat karakterlerin, karakterlerin benliklerinin kendisidir. Çünkü ortada hiçbir olumsuzluk yokken de karakterlerin kendiliğinden mahvoldukları olur. Eserde bu hadisenin nedenleri üzerinde durulmuyor, ki zaten bir romandan bunu beklemek romana haksızlık etmek olurdu, yalnızca mevcut olan olduğu haliyle tespit edilip aktarılıyor, ondan anlam çıkarmak, neden üzerine düşünmek de okuyucuya miras kalıyor. Bu mirası devralarak insanın neden kendini mahvettiğinden, neden mahvoluştan topyekun kurtulamadığından, bir hatırada, alelade bir zamanda neden kederle karşılaştığından kısaca bahsetmek istiyorum. İnsanın düşüncesi, zihni, bilinci (artık her ne derseniz deyin) tektir ve yalnızca kişinin kendine özgüdür. Buradan her insan özeldir, değerlidir gibi dillere pelesenk olan ve hiçbir şey anlatmayan sonuçlara ulaşmayacağım. Yalnızca şundan bahsediyorum: Kişinin bilincinin özerkliği, başka bilinçlerden ayrılığı, kişinin özünü (eğer varsa öyle bir şey) oluşturuyor: Bir kişi karşısındakinin zihnine giremediği için, karşısındaki zihni apaçık göremediği için ve hatta kendi zihnine çivilenmiş olduğu için, yalnızlığa maruz kalmak mecburiyetindedir. Yalnızlıktan kastım kişinin çevresinde kimsesinin olmaması, kimseyle konuşup vakit geçirememesi değil, evet bunlar da bir yalnızlık türüdür ancak benim bahsettiğim kişinin varoluşuna içkin olan yalnızlık: bilincin özerkliği: düşünme sürecindeki yalnızlık. Bir kişinin her ne kadar arkadaşı, ailesi, sosyal çevresi olsa da, ve hatta bunlar oldukça faydalı da olsa, işin sonunda her zaman kaçınılmaz yalnızlık vardır. Kişi her ne kadar bu durumdan kaçmak istese de kaçamaz ve kaçmayı denedikçe de daha dibe batar ve acı çeker. Varoluşa içkin yalnızlığın kaçınılmazlığını kabul edenlerse eğer şanslıysalar bir parça huzur bulabilirler, huzuru başkasında arayanlarsa acı çekmeye mahkumdur.
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 201862,1bin okunma
·
286 görüntüleme
Nur okurunun profil resmi
Bu ay okuma listemdeydi. Harika bi inceleme olmuş. Sanırım okumak için öne çekicem. Elinize sağlık.
Özkan Eken okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, şimdiden iyi okumalar dilerim.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.