Kitap yine geçmiş ve günümüz arasında gidip geliyor. 7 yaşındaki Sara, arkadaşı ile oynamaya gittiği gün ortadan kaybolur. Denizde bulunan küçük bir kız çocuğu cesedini gören Patrik , bunun Sara olduğunu anlar. Aileye haber vermek hiç kolay olmayacaktır. Ama daha zor günler Patrik’i beklemektedir, zira bir kaza gibi görünen bu boğulmanın hiç de öyle olmadığı anlaşılacaktır. Olay 1923’te tanışan bir taş ustası ve eşine kadar uzanacaktır. . . 🪨Okurken taş ustasının karısı Agnes’e onun yaptıklarına, haline tavrına inanamayacaksınız. Bu devirde olsa psikolojik destek alır, akıl hastanesine kapatılır falan derdim ama bu geçen yüzyılın başında yaşadığı ve zengin olduğu için “şımarık” denip geçilmiş . 🪨Erika’ya gelince, onun geçirdiği #lohusasendromu nu çok iyi anlıyorum. İnsan bambaşka bir hayata geçiş yaptığını o miniklerle evde tek kalınca anlıyor. Ben de ikizlerle ikinci haftamızdayken yüzlerine bakıp “ee bunlar hep bizde mi kalacak” demiştim Ama Erika’nın kız kardeşine sinir oluyorum Ya sen İsveç’te yaşıyorsun, orta doğulu gibi ne kocana dönüp duruyorsun, sürekli sana sahip çıkacak adam arıyorsun! Baban namus davasından mı vuracak seni,millet dul deyip bıyık mı buracak? Bu ne saçmalık ‍️ Neyse, umarım kitabın sonundaki telefon gerçektir de biraz içim soğur.

Taş UstasıCamilla Läckberg · Doğan Kitap · 2014218 okunma

·

127 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Zeynep Seyhan