Kitabı okumaya başladığımda beni içine alıp bu kadar besleyeceğini düşünmemiştim. Ama her okumaya devam ettiğimde her satırında, her sayfasında kendimden izler aradım. Bulamamak beni öfkelendirmedi.. Tam tersi kırık camlar üzerinde yürüyen hayatımda daha çok canımı yakmaya sebep oldu..
Yankı kadar zeki, soğukkanlı, sakin olamadığıma üzüldüm önce, Bartu kadar güçlü olamadığıma, Mutlu kadar enerjik, Lal kadar sessizce anlayışlı, Işık kadar kardeş, ne de Helin kadar merhametli.. Karakterler herkes için farklı ifadeler betimler.. Benim için ufak ışık ve mutluluklar hissettirdi.. Ben her bir cümlede o kitabın içine hapsedilmek istedim ve bunu ilk defa hissettim.. Bir kitapta hapsolup uzaktan dahi olsa sıcaklığı hissetmek.. Bazen yankı bazen helin bazen lal olmak istedim bazen diğerleri.. Sonra kendi etrafıma baktım.. Kendi yanlızlığımla yüzleşince bu sefer o cam kırıkları kalbime saplandı.. Bunu bu kadar geç fark ediyor olmam benim baya bir aptal olduğumu gösterir değil mi? Değer görmek istedim.. Sessizce.. Sadece sessizce değer görmek, Belki de değer, hiç ummadığım yerden gelir diye bekledim.. Cidden bir an istedim. Bu kitabın beni kendimle yüzleştirmesi doğru mu bilmiyorum ama ben bunu tekrar yapmak istiyorum..