Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1700 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
Başyapıt!
Jean Valjean, kızı Cosette, ona aşık Avukat Marius, Valjean’ın peşinde Polis Javert, her pisliğin altından çıkan Thenardier, kızları Gavroche ile Eponine, isyancılar ve niceleri. Tam anlamıyla başyapıt. Okurken isyan ettiren en alakasız ayrıntılar bile çoğu zaman olayların ve karakterlerin kilit noktası oluyor. Bazı bölümlerde felsefe ve politikaya çok ayrıntılı değinilmesi, ilgisi olmayan okuyucu için biraz sıkıcı olsa da daha sonraki bölümlerde bu gereksiz gibi görünen ayrıntıların hepsi önceden de belirttiğim gibi karakterlere ve olaylara beklenmedik yerden bağlanıyor. 371-381 arası isyan ve devrim arasındaki farklara da akademik ve karmaşık şekilde değinilimiş, okurken zorlandım. İlk ciltte savaş kısmında yaşamıştım bu olayı. Bu cildinde de bu kısım ve aşağıda belirteceğim lağım kısmında yaşadım. Sıkıldığım yerlerden bahsederek biraz iç karartmış olabilirim fakat inceleme daha yeni başlıyor diyebilirim. Kolay kolay unutulmayacak, derin izler bırakacak bir eser fakat daha fazla kalıcılık sağlaması açısından olaylar ve karakterler üzerinden detaylı bir inceleme yapmak istiyorum. Ciddi SPOİLER içerir! … 1.Cilt incelememi yapmıştım. Bu genel incelememe Jean Valjean’ın Montparnasse adlı hırsıza kürek mahkumu yıllarından çıkardığı dersi, bir öğretmen gibi anlaşılır şekilde ve aforizmalarla aktarmasıyla başlamayı uygun buldum. Bu ders, kitabın sonlarına doğru tekrar mahiyetinde okuyucuya başka karakterler ve kendi vicdanı üzerinden bir kez daha anlatılacaktır. İç Savaş kısımlarında etkileyici çok yer vardı. Özellikle M.Mabeuf’un bayrak mücadelesi sırasında ölümü, Gavroche’ nin yaşına rağmen gruba liderlik etmesi ve kardeşi Eponine’nin Marius’a aşkından onu korumak için, ateşlenen tüfek namlusuna parmağını sokup aşkını itiraf ederek ölmesi. Ölmeden de son iyiliğini yapıp Cosette’nin mektubunu sevdiği adama ulaştırması. Savaşın sonlarına doğru Gavroche’nin barikatına fişek bulmak için ordudaki cesetlerin etrafında yaylım ateşi altında kendini riske atarak korkusuz ve şarkı eşliğinde arayışları. Fişekleri topladıktan sonunda ulusal muhafız birliği tarafından şerefli şekilde ölümü. Savaşın son kısımlarında lider Enjolras’ın gurulu bir şekilde kendini kurşuna dizdirmesi ve Jean Valjean’ın tek varlığı Cosette’nin aşkı Marius’u, kaçış tecrübelerinden faydalanarak savaş alanından zemine paralel demir ızgara aracılığıyla kaçırması. … Savaş bitiminden sonraki bölüm kitap boyunca üçüncü ve son kez fenalık geçirdiğim bölüm oldu. Fransa lağımlarının tarihçesini yine karmaşık göndermelerle, bana tamamen yabancı, kral ve sokak isimleriyle fazla detaylı anlatıyor. Bruneseau adlı gönüllü bir askerin 7 yıllık lağım görevinden ve orada yaptığı derin temizliğinden bahsediliyor. Lağım karşımıza genelde ‘çirkef kuyusu’ ismiyle çıkıyor. Tabir-i caizse 20 sayfalık b..tan bir bölüm :) Bu bölüm bizi Jean Valjean ve Marius’un lağım yolculuğuna hazırlıyor. Barikatta ( Saint-Denis sokağı barikatı) polis müfettişi Javert’i öldürüp intikam alacak fırsatı olmasına rağmen serbest bırakan Jean Valjean, daha sonrasında katı ve kusursuz yasa adamı Javert’in ruhunda değişimlere yol açıyor. Javert’in kendiyle hesaplaşıp karakter değişimini gördüğümüz, en sonunda da Javert’e veda ettiğimiz bölüm de etkileyiciydi. Marius’un içler acısı hâlini gören dede M.Gillenormand, Marius’un evlenme isteğini bu sefer coşkuyla karşılayarak aralarındaki buzları eritiyor ve Cosette ile yaptıkları düğünde ve sonrasında verdiği öğütlerle bu karakterin de hiç görmediğimiz yönünü görmüş oluyoruz. … Bir sonraki bölümde Jean Valjean’ın vicdanıyla derin muhasebesini ve ruhunu temize çıkartmak için kürek mahkûmu kimliğiyle sahte ismi Fauchelevent’i Marius’a itiraf etmesini görüyoruz. Bu itiraftan sonra yıkılan, göz yaşlarına boğulan Jean Valjean beni de yıkmayı başardı. … Kitabın son kısmındaki dokuzuncu kitap başlığında Marius’un, babası Albay Pontmercy’nin vasiyetinin (Thenardier’in) kendisinin ayağına geldiğini görüyoruz. Marius’tan para koparmak için Jean Valjean ile ilgili verdiği sırlar Jean Valjean’ı Marius’un gözünde tekrar yüceltir. Bu bilgilerle mutluluktan deliye dönen Marius, babasının yardım et dediği adama da hakaretler yağdırarak 2 bin frank veriyor ve Thenardier’in kitaptaki yolculuğu da New York’a gitmesiyle ve yine de kötülükten vazgeçmediğini görmemizle sona eriyor. Bu kısımda yazarımızın müthiş dehasını görüyoruz. Kitabın başı ve ortasındaki olayları birleştirip en sonda hepsini birbirine bağlıyor. O sayfaları belirterek okuyucuya hatırlatması da unutmadan kaynaklanan tüm kopuklukları ortadan kaldırıyor. Jean Valjean’ın ölüm riskine girerek kendisini çirkef kuyusundan çıkaran kişi olduğunu öğrenmesiyle ona duyduğu saygı ve sevgisi son raddeye çıkan Marius, Cosette’yi de alıp onun kendi yanlarına yerleşmelerini söylemek için evine doğru yola çıkarlar. Marius’un Jean Valjean’ın ruhundaki asaleti ve karanlığı görmesini, onu kürek mahkumu sıfatından İsa’ya dönüştürdüğünde daha net anlıyoruz. Bu kısımları soluksuz okudum. … En son bölümde bu üçlünün son kez yüzleştiğini görüyoruz. Jean Valjean, sürdürdüğü sefil ama onurlu hayatını aynı şekilde sonlandırıyor. Ölüm döşeğinde bile çocuklarına iyilik yapmaktan vazgeçmiyor, bıraktığı mirasın helal yolla kazanıldığını açıklamaya çalışırken onlara yaptığı ticaretin sırlarını da veriyor. Öleceği sırada hayatında derin iz bırakan ve onu değiştirip varlığına anlam katan psikoposun hayalini gördüğü kısım yüzümde acı bir tebessüm bıraktı. … İlk cildi 2018 de okudum. İkinci ve son cildi 4 sene sonra okumama rağmen bir yerden sonra bütün bağlantıları yazarımızın ustaca hatırlatmaları sayesinde tekrardan kurabildim. Yıllar sonra tekrardan ve hiç ara vermeden okuyacağım bir başyapıt. O zaman bıraktığı bu etkinin çok daha fazlasını bırakacağından hiç şüphem yok.
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)Victor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202187,2bin okunma
··
265 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.