Gönderi

Anılarım...
Tarihi bilmem lakin küçüklüğüm dediğim zamanlardan. Abim Sivasta okurken anne ve babamla gitmiştik Sivas'a. Babamın hayatımda ki varlığı 7 yıl ve bu anımı hatırlayabiliyorsam tahmini 6 yaşlarındayım. Abim müstakil bir evde oturuyordu öğrenci evi bildiğiniz. Eşyası yok denecek kadar az her yanı fakirlik kokan bir evdi. Hoş zengin öğrencilerde vardı lakin biz hiç zengin olamadık o vakitlerde. Bana çok ilginç gelirdi o ev ve yaşanılanlar. Birgün babam annem evin karşısında bulunan köprüye çıkmıştık karşıdan eve bakarken hemen yan komşuyu farkettik. Yaşlı bir amca deli gibi bağırıyor küfrediyor (sonradan öğrenmiştim akli dengesinin yerinde olmadığını) kime neye olduğunu bilmeden korku hissiyle o an babama sarılmıştım. Şimdi anlıyorum babanın ne olduğunu varlığının en büyük zenginlik yokluğunun ise büyük bir eksiklik olduğunu. Neyse Herkes bir miktar hayalinde var eder o müstakil tatlı görünen evleri. Köy hayatı yaşayıp toprakla zaman geçirmeyi.hayvanları sulayıp onlara yemeklerini vermeyi. Dağı bayırı dolaşıp temiz havayı çekmeyi. Lakin görünen ile yaşanan arasında ciddi farklar var hiçbirşey hayal edilen kadar güzel değil. Kolay yaşanmıyor. İstediğimiz gibi sonuç vermiyor. Hayallerin çiçekli yolları gerçeğin engelleri insanın yaşamının tarifi.
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.