Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

764 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Kanatlar ve Küller Sarayı
herkese merhaba, sevdiğim bir seri olan dikenler ve güller sarayı serisinin üçüncü kitabı olan kanatlar ve küller sarayını elimden geldiğince incelemeye çalışacağım. biraz uzun olacak sanırım anlatmak istediğim çok şey var çünkü. incelemeyi yaparken serinin ve kitabın adı Türkçe çok uzun olduğu için ingilizce adındaki kısaltmaları kullanacağım; acotar (a court of thorns and roses/dikenler ve güller sarayı) acomaf ( a court of mist and fury/ sis ve öfke sarayı) acowar (a court of wings and ruins/kanatlar ve küller sarayı) öyleyse incelememe hem spoilerlı ve spoilersız şekilde başlayayım. kitap feyre'nin ablaları kazana girdikten sonra hem ablalarının hem de tamlin'nin rhysand ve feyre arasındaki eşlik bağını öğrendikten sonra feyre'nin, tamlin ve sarayını içten fethetmek istemesi üzerine kurduğu planla birlikte tamlin'nin sarayına dönmesi ile başlıyor. kitabın bir kısmına kadar feyreyi bahar sarayında görüyoruz feyre bahardayken de ablalarının kazandan sonra başlarına gelenleri ve gece sarayında yaşadıklarını öğreniyoruz. üçüncü kitapta diğer iki kitapta tanıdığımız karakterlerin özelliklerini, kişiliklerini, görünüşlerini ve birbirleriyle olan ilişiklerini daha fazla öğrenerek daha fazla tanımış oluyoruz. aynı zamanda bu kitapta şimdiye kadar tanıdığımız ve kitabımızın yapı taşlarını oluşturan karakterlerinde (rhysand, feyre, cassian, amren, azriel, nesta, lucien ve elain) kendi aralarında kurdukları ilişkileri gerek dostluk gerek aşk gerekse aile yönünden kafamızda daha net bir şekilde oturtuyoruz ve birbirleriyle etkileşimlerine tanıklık edip daha fazla tanıyoruz. yani karakterler yönünden daha çok şey katıyor bu kitap bize ama aksiyon ve hareket yönünden acotar ve acomaf' a göre daha sakin buldum. sonlarına doğru sarah yine tek tek bombaları patlatıyor ve bize deli kalp krizleri yaşatıyor. keşke bu heyecan ve stresi tamamen sonlarına saklamak yerine 760 sayfalık kitabın ortalarına da serpiştirseymiş. :( olsun canı sağ olsun diyelim. yine de gayet güzel ve keyifli bir kitap yazmış. üçüncü kitabı da mutlaka okuyun. hepinize iyi okumalar dilerim.. kitabı henüz okumadıysanız bu kısımdan sonrası spoilerlı bir şekilde yazılmış olacak. spoi istemiyorsanız dikkat edin, bilginize.. burada artık hybern ve ordusuna karşı gördüğümüz saraylar savaşının son anları okurken hepimize ufak çaplı kalp krizleri geçirtmiştir eminim ki. özellikle rhysand'in ölümü ya da ölümden dönüşü diyelim ve amren'nin serbest kaldıktan sonra tekrar geri gelip ulu periye dönüşmesi... amren'i bir daha göremeyeceğim için çok üzülmüştüm çünkü sevdiğim bir karakterdi ve varianla daha yeni yeni yaşamaya başladıkları aşkına çok sevinmiştim ve geri dönmezse arkasında fazla yarım kalmış bir aşk bırakacaktı neyse ki öyle bir şey olmadı. rhysand'in ölümüne gelecek olursak açıkçası bundan fazla korkmadım çünkü baş karakterlerden biri ve serinin daha çıkacak iki kitabı vardı ve gümüş alevler sarayında da rhysand ve feyreyi göreceğimi bildiğim için ölmeyeceğinden emindim ama yine de korkmadım diyemem. ölümden dönüp dirilmesinin yüzeysel işlendiğini düşünüyorum. hatırlarsanız ilk kitapta feyre de öldü ve ulu perilerin hepsinin kendilerinden bir damla özü feyreye verek onu dirilttiler. bir insan öldükten sonra dirilip bu yolla ulu periye dönüşebilir ve bir fantastik kitabı okurken mantıklı gelir yadırgamazsın da ama bir ulu perinin hele ki rhysand gibi hem kitap için en önemli karakterlerden birinin hem de periler dünyasındaki en önemli kişilerden birinin bu kadar kolay bir yolla dirilmesi bana biraz absürt ve fazla kafa yorulamamış geldi. keşke daha üstüne düşünülerek yazılsaydı dedim okurken. ikinci en büyük plot twistlerden biri de elain'in kralı bıçaklamasıydı. elain gibi bir karakterden hiç beklemezdim. kral kadar güçlü bir karakterin bu kadar kolay ölmesi her ne kadar saçma olsa da en sevdiğim sahnelerden biri oldu. elain gibi crybaby bir karakterin böyle bir sahnede patlatılmasını sevdim ama keşke yazar bu sahneyi sadece elain'e verdeydi ve kralı nesta değilde elain öldürseydi eminim hepimizde daha büyük bir şok ve etki yaratırdı. kızların babalarınında bir anda savaşın ortasında feyre-nesta-elain isimli gemilerle aniden ortaya çıkması çooooooook fazla imkansıza yakın bir olaydı ve yine saçma geldi. çünkü ilk kitapta özellikle feyrenin babasının ne kadar işe yaramaz ve çocuklarına değer vermez bir adam olduğunu okuyoruz ve ikinci kitapta adını bile duymuyoruz. sonra bummmm üçüncü kitapta bir anda koskocaman bir ordu toplayıp rhyslere yardıma geliyor. keşke bu kısım olmasaydı, olacaksa bile daha akla yatkın işlenseydi. üçüncü en büyük şok olduğum kısım ise lucien'ın babasının helion olması ve helion'un lucien'ın annesi ile olan ilişkisi. üçü içinde çok çok üzülmüştüm. eğer annesi gerçekten aşık olduğu adamla evlenseydi ve lucien babasının helion olduğunu bilseydi ikisi de mutlu ve istedikleri sevgi dolu aile hayatını yaşayabilir miydi diye çok düşündüm. lucien hep 6 abisi tarafından ve özellikle babası tarafından hayatı boyunca ötekileştirilip sevilmemişti. ama bunlara karşılık annesinin en sevdiği oğlu luciendı çünkü lucien annesinin gerçekten sevdiği adamdan olan tek çocuğuydu. bunları öğrenmek kalbimi çok burktu. şimdi karakterlerin aralarında oluşan yeni ilişkilere ve bağlara bakalım birazda. ilk ele almak istediğim kişiler nesta ve cassian. çoğu kişinin nestayı asla sevmediğini hatta ölümüne nefret ettiğini biliyorum ama ben o kesimde yer almıyorum ikinci kitaptan beri. evet nesta belki de bu serideki en zor ve inat karakter ama en sadık ve en beklenmedik karakterlerden biri de o. aynı zamanda dördüncü kitap bildiğiniz gibi nesta ve cassian'ın kitabı olacak burda da nesta'nın neden bu kadar soğuk, mesafeli olduğunu öğreneceğiz ve okuyan büyük bir kesimde bu kitaptan sonra nesta'nın bir anda favori karakterleri olduğunu söylüyor bu yüzden nestaya karşı istesem de nefret besleyemiyorum ve onu bu şekilde de seviyorum. ama ilk kitapta bende sevmiyordum o kitapta yazar nestayı da elain'i de elinden geldiği kadar nefret edilesi yazmıştı zaten. cassian'a gelicek olursak. ahhhh cassian.. seri boyunca en sevdiğim karakterdi kendisi nestayla birlikte. o kadar seviyorum ki cassian'ı inanılmaz biri gerçekten.. ikisinin arasındaki çekimi ve kimyayı çok seviyorum. bu yüzden de gümüş alevler sarayı seri boyunca okumak için en fazla heyecanlandığım kitap olacak. nesta'nın da kendi kitabında çok daha güçlü bir şekilde karşımıza çıkacağını düşünüyorum. karakter gelişimini de fazlasıyla yaşayacağını düşündüğümüzde kuşkusuz en sevdiğim kitap karakterlerinden bir olacağına eminim. mor'un yönelimini öğrendiğimiz de ve azriella olan ilişkisi açığa kavuştuğunda çok büyük bir rahatlama hissettim. ikinci kitaptan beri birbirlerine aşıklar mı ve neden aşıklarsa birlikte olmuyorlar sorularına sonunda yanıt bulduk. mor da en sevdiğim acotar karakterlerinden ve onun da umarım ilerleyen kitaplarda dilediği gibi yaşadığı ve mutlu olduğu bir aşkı okuyup görebiliriz. gel gelelim aklımda fazla soru işaretleri bırakan üçlüye: azriel-elain-lucien elain lucien'ın eşi bildiğiniz gibi. bunu da ikinci kitabın sonunda öğrenmiştik. eşlik bağının getirisiyle beraber iki peri bağ kopsa bile hayatlarının sonuna kadar birbirlerini hissediyor ve bu his asla kaybolmuyor. bu aşk demek değil. rhysand'in ve tamlin'nin ailesinde de bunu görmüştük. eşiniz olan biriyle aşk yaşamasınız bile bir şekilde birbirinize bağlanıyorsunuz ve bu ister istemez "they are meant to be" tribine girmemize sebep oluyor. çünkü bir şekilde birbirlerine aitlermiş gibi bir bağ kuruluyor aralarında tüm eşlik bağı bulunan perilerin. elain'in de bu yüzden lucienla olup olmayacağını bilmiyorum. kitap boyunca sanki azriella hep daha yakındı ve azriella daha iyi olurlardı gibi ama kitap sonunda da lucienla da sonunda konuştular ve lucien elain'e karşı hep sabırlı, iyi ve temkinliydi. bundan dolayı ileri ki kitaplarda kiminle olur asla tahmin edemiyorum. ama umarım yazar bir aşk üçgeni yapmaz. veeeeeeee tamlin.... tamlinden hepimizin nefret ettiğine emindim ta ki kitabın orta bölümlerinde feyrelere elain'i kurtarmada yardım edene kadar. özellikle orta kısımlarda yapılan toplantı kısımlarında o kadar sinirlenmiştim ki anlatamam. ama kitabın son kısımlarında sonunda aşık olduğu kadından tamamen vazgeçip sevdiği adamla mutlu olmasını istediği için rhys'i kurtarırken "mutlu ol feyre." dediğinde içim cız etti. ve tamlin'e karşı içimde tekrardan az da olsa sempati oluştu. baya uzun bir inceleme oldu ama bu üç kitabın ve karakterlerin anlatılacak çok şeyi olduğunu düşünüyorum. eğer buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim. sağlıcakla kalın..
Kanatlar ve Küller Sarayı
Kanatlar ve Küller SarayıSarah J. Maas · Dex Yayınları · 20182,193 okunma
·
291 görüntüleme
cagla busra okurunun profil resmi
Tamlin’in harcandığını düşünüyorum ben ama tamlin ile elain sevgili olsun bahar sarayında çiçek ekip biçerler. Luciden uzak dursun elain ya pls kxkxkxkx
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.