Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Gözlerini kapatıp açtı. ‘Yok, olmuyor.’ diye iç geçirip yumdu ve bir süre kapalı tuttu. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. ‘Sandalyeyi çekip oturmalıyım. Aç da uykusuz da değilim. Tansiyonum mu düştü ki? Gözüm kararmıyor, aksine ışık çakıyor. Bu da ne şimdi? Haydi, yavaşça aç.’ Aralar aralamaz capcanlı yeşil, kırmızı, sarı, mavi hücum edince hızla kapatıp el yordamıyla sandalyeyi bulup oturdu. Derin derin nefes aldı, tekrar gözlerini açtı. Karanlık odayı kaplayan kar tanesi, dantel motiflerini şekilden şekle sokuyor, gözünden içeri girecekmiş gibi büyüyüp genişleyen fraktal desenler, tam onu yutacağını sandığı anda küçülüyor, sonra yine renk, şekil, boyut değiştirip üstüne üstüne geliyordu. Kamaşan gözlerini kıstı. Buz kristalinden çeliğe dönüşmüş kar tanesinin altıgen uçları keskin birer kazık gibiydi. Boğazına dayandığını sandığı esnada sakınmak için başını yana eğince gözüne gelen lambanın ışığı ile, avcının gözüne fener tuttuğu tavşan gibi kaskatı kalıverdi. Öylelikle aklı başına geldi de kendine geldi. Görüntü gitti ama yüreği Selanik…
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.