Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

340 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Yaşamdan yaşama gezmek istermisiniz?
Sabahattin Ali'nin açlardan, çıplaklardan, dertlilerden, çocuklardan, bir karış toprak için birbirlerini öldürenlerden, cezaevlerinde ruhları eriyip gidenlerden, doktor bulamayanlardan hakkını alamayanlardan ustalıkla bahsettiği öyküler kitabı ile yaşamdan yaşama gezmek isterseniz, hiç durmayın derim ben çok beğendim. İncelememi tek tek ve kısa kısa hikayelerin konularından bahsederek yaptım. Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar. YENİ DÜNYA ASFALT YOL: Bir köy öğretmeni köyün bozuk yolunun yaptırılması için elinden geleni yapar. Araya önemli kişiler girince yol yapılır. Fakat yol öyle kötü yapılmıştır ki, üzerinden bırak köyün kağnı, kamyon, traktörünü insan bile geçemez. Suçlu da öğretmen görülür ve köyden gönderilir. (Bu hikaye Yaşar Kemal'in teneke hikayesini anımsattı.) HANENDE MELEK: Şarhoş, evli ve ihtiyar bir dava vekilinin sazlı kahvede şarkı söyleyen bir kadına musallat oluşunun hikayesi. ÇAYDANLIK: Hapishane hastanesinde yatan beş hasta mahkumdan çay tiryakisi Süleyman ölür. Karısı gelir ölünün eşyalarını toplar, eski çaydanlığı bulamayınca hani benim çaydanlığım nerde? diye ortalığı ayağa kaldırır. Çaydanlık bulunur da ölüyü kaldırma işini devlete bırakır. Devlet elinde öldü, devlet kaldırsın der, çıkıp gider. Kadın eskimiş malının kıymetini bilir de ölmüş eşinin kıymetini bilmez. AYRAN: Küçük Hasan kış gününde kendinden büyük bir güğümle iki saatlik tren istasyonuna giderek, iki kardeşine ekmek parası kazanma derdindeydi. (Sabahattin Ali onun çaresizliğini öyle güzel tasvir etmiş ki çok üzüldüm. Hiç bir çocuk bu kadar çaresiz kalmamalı, yaşamalı.) ISITMAK İÇİN: Fakir bir çamaşırcı kadının küçük kızını doyurmak ve ısıtmak için, gösterdiği çaresiz mücadele. Herşeyden kaçan, kaçmak isteyen mıymıntı bir adamın ise yardıma geç kalışı anlatılmış. UYKU: İki arkadaş Sivas'a gitmek için bir kamyon durdurur. Üç gündür uyku uyumadan kamyonu süren şöför uyuklaya uyuklaya yolu yarılar. ( ha kaza oldu, ha olacak derken) sonunda sağ salim inerler. SELAM: İletişim kurduğu bir kadının selamına karşılık herşeyi arkasında bırakıp, (evi, karısı, çocuğu, dükkanı, dostları) kalbinin sesine koşan Yusuf'un hikayesi. BİR MESLEĞİN BAŞLANGICI: Koca Recep adındaki bir ağanın erkeklere kadın bulma işi. (Bu hikayeyi hiç sevmedim) BİR KONFERANS: Yeni bir okul açılışında konuşma yapan İktisatçının anlaşılmayan konuşması. YENİ DÜNYA: Bir köy düğününde Yeni Dünya ile Deli Emine'nin dansları, gelin almada ise Yeni Dünya'nın hastalığı ve ölümü. İKİ KADIN: Yetmişlik Kerim ağanın, kırk beş senelik karısı Hacer ve altı senelik 24 yaşındaki karısı Esma'nın o öldükten sonra, doyasıya yiyemedikleri yemeği yemeleri, çıkınlarını aramaları vs. SULFATA: Askerden yeni dönmüş bir delikanlının eşi sıtmaya tutulur. Kaç kez köyden kasabaya hastayı götürüp sulfata istemelerine rağmen doktor onları tersleyip gönderir. Sulfatıyı bulmak için elinden geleni yapar, fakat ne çare köylünün işi zor. HASAN BOĞULDU: Hasan ile Emine birbirine sevdalanır. Fakat aralarında imkkansızlıklar vardır. Hasan düzovalı, Emine dağlı bir obalıdır. Hasan, sırtında 40 kilo tuzla sarp dağları aşamamıştır. Hasan Emine'nin ardından kendini Gökbüvet sularına bırakmıştır. SIRÇA KÖŞK PORTAKAL: Gemi çok yüklüydü. Kaptanlar, Osman beyin üç bin sandık portakalını da yükledi. Lodos çıktı, portakallar avarya yapıldı. (avarya, deniz zararı demektir. -gemiden denize mal atmak- anlamında) 250 sandık fırlatıldı. Fakat Osman beyin denize atılmış görülen sandıkları Halil beye satıldı. BEYAZ BİR GEMİ: Ressam Tevfik beyaz bir İngiliz gemisinin resmini çizip, gemiye misafir olup, resmi gösterir, karşılığında yemek yer ve 25 ingiliz lirası alır. Bunu duyan diğer ressamlar aylarca beyaz bir geminin resmini çizmek için gemileri gözlerler. Aylar sonra bir tahlisiye gemisi görünür. Fakat onlar bu gemiyi zarif bir yat zannedip resmi çizip, gemiye giderler. Meğer bu gemi devletin gemisiymiş. Karşılarına bir laz uşağı çıkınca kabaca kovulurlar. KATİL OSMAN: Adı katile ve kabadayıya çıkmış bir delikanlı, her kavgada millete ulan seni vururum diye diye milletin alay konusu oluyor. Lafla adam öldürenleri çok gördük lafları dolanıyor. Sonunda bir vukuat işleyerek adını bu şekilde temizliyor. BÖBREK: Niğde'den İstanbul'a tedavi için gelen böbrek hastası bir adamın önce kaldığı yerdeki bir adam tarafından kandırılması, ardından da profesör doktor Osman tarafından kandırılışı, hastanelerde neler yaşadığımız, doktorların açıkgözlülüğü güzel ifade edilmiş. CİGARA: Geceleri gazete satıp izmarit toplayan, en fazla 14 yaşlarında olan Esat ve Kemal'in yaptığı kız kavgasının hikayesi. MİLLET YUTMUYOR: Bir panayır yerinde, uyduruk gösteriler yapan bir tiyatro, milletin artık yutmadığından yakınıyor. BAHTİYAR KÖPEK: Bütün insanların kederli olduğu bir dünyada, üzerinde hırkasıyla, ağzına layık lokmalarıyla, ona layık soylu bir eş ve ona krallar gibi bakan bir uşakla şereflenmiş bahtiyar bir köpeğin hikayesi. ÇİLLİ: Babası tarafından daha 15'inde 45'lik bir adama verilen çilli bir kızın, kaçıp barlara düşmesinin hikayesi. DEKOLMAN: Mühim zatlardan olan bir adamın gözlerinde dekolman denilen bir hastalık varmış. Türk doktorlar bu tedavi hakkında bilgisiz olduklarından Alman Yahudisi bir profesör çağrılmış. Profesörü diğer doktorlar yerden yere vururken, ortaya Haftalık Tıp Gazetesinden bir makale çıkar, bunun çevirisini yaptırırlar. Profesör ile yüz yüze geldiklerinde makaleden yola çıkarak bilmiş bilmiş konuşurlar. Fakat sonradan anlaşılır ki makaleyi yazan Alman Profesör'dür. HAKKIMIZI YEDİRMEYİZ: Namazında, niyazında bir Hacı hastanede çalışıyor. Yanına da kaç aydır işsiz olan bir genç giriyor. Hacının bütün dalaverelerini, çakallıklarını, soygunculuklarını öğreniyor. Böylece ondan hakkını talep ediyor. CANKURTARAN: 15 yaşında İbrahim'e kaçan Asiye'nin bebeğini köyün ebeleri doğurtamamış, şehre yollanmıştır. Şehirde uyanık, açgözlü bir doktor olan Mutena Cankurtaran adındaki kadının eline düşer. Bebeği ölür. Hastane para ister, İbrahim öküz, araba neyi varsa satar parayı denkleştiremez. Cankurtaran parayı bulamazsan, karını çıkarmam, her yattığı günde de paran katlanır der. 15 gün geçer, bu sefer hastanenin hademesini çıkarıp, Asiye'yi çalıştırır. Asiye sonunda hastaneden kaçar, yarası açılır ve köyün kıyısında can verir. ÇİRKİNCE: Bir adam çocukluğunun, hatıralarının geçtiği yerleri gezip, yad etmek ister. Aradan 30 sene geçmiş, tüm hatıraları yerle bir olmuştur. Gezdiği hiç bir yeri eskisi gibi güzel bulamamıştır. O zamanlar tertemiz, mis gibi bir yer olan Çirkince köyü, zamanla pis, bakımsız bir yere dönüştüğü halde köyün adı, bunun aksine Şirince olmuştur. KURTLA KUZU: Bir adam ve bir kadının birbirlerini tanımadıkları halde, kadının işkencelerden dolayı tanıdığını söylemesi, erkeğin ise ne işkence edilirse edilsin tanımıyorum demesi. Adamın işkence ve sorgu odasında yaşadıklarını serbest kaldıktan sonra kadınla paylaşmasının hikayesi. MASALLAR BİR AŞK MASALI: Bir derviş, bir kadın hükümdara tutulur. Halkının yüzündeki kedere dayanamayan Melike herkesi bahtiyar etmek için elinden geleni yaparmış. Bu dervişin kederini anlamaya çalışan Melike çok uğraşmış. Anladığında dilediğin olacak dendiğinde ise derviş bir ah çekerek, saadetin en yüksek derecesinde hayata veda etmiş. DEVLERİN ÖLÜMÜ: Bir zamanlar kudretlerine son yokmuş gibi görünen, yeryüzünden silinip gidecekleri akla bile gelmeyen devlerin bir kuraklık sonucu nesillerinin son bulması. KOYUN MASALI: Bu hikayeyi Hayvan çifliği hikayesine çok benzettim. Bir koyun sürüsünün başında koyunlara hükmeden kötü çoban ve köpeklerine başkaldıran koyunlar, önce çobandan, sonra köpeklerden kurtulmayı başardılar. SIRÇA KÖŞK: Üç tembel arkadaş bir memlekete gidip, buranın sırça köşkü yok, her memlekette var, sizin neyiniz eksik diyerek halka sırça köşk yaptırırlar. Sırça köşke üç uyanık kurulur, halktan da köşke hizmetçiler seçerler. Halkı sömüre sömüre oturdukları yerde yer içerler. Halkın neyi var, neyi yoksa sırça köşke gider. Artık gözünü açan halk ellerine verilen beyinsiz, gözsüz, dilsiz, kellelerle köşkü yıkarlar. ESİRLER: Üç perdelik bir oyun olan esirler, Çin imparatorunun prensesi HİYUNGYU ve esirleri kurtarmak için görevlendirilmiş Türk askeri KÜRŞAT'ın imkansız aşkını konu edinmiştir. SON
Bütün Öyküleri - 2
Bütün Öyküleri - 2Sabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2000450 okunma
·
559 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.