Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

238 syf.
7/10 puan verdi
·
44 günde okudu
“Olaydım olaydım bir divan şairi olaydım Dikenini kırıp gülü bülbüle alaydım” Efendim malûmunuzdur ki; şah beyit, bir gazelin en en güzel beyitidir. Buna canınız dilerse taç beyit dersiniz, dilerseniz mısra-i berceste de dersiniz. N. Ziya Bakırcıoğlu Beyefendi de bu kitabında Sultan Veled ile başlatıp Yahya Kemâl ile nihayete erdirdiği divan şairlerinin bahçesinin en latif, en nazenin, en hoş kokulu çiçeklerini bir vazoda cem’etmiştir. Bununla da iktifa etmemiş, söz konusu beyitlerin günümüz Türkçesindeki karşılığını ve şerhlerini de ilave etmiştir. Dil yalın ve akıcıdır. Şerhlerde divan şiirindeki belli mazmunlar da açıklanmakta böylece şiirin anlaşılırlığı yükselmektedir. Bazen şiirden hareketle başka bir şairin şiirinden de alıntılar yapılarak anlam kuvvetlendirilmiştir. Niçin bilmem, okuduğum vakitler kendimi divan şairlerinin hünerlerini, aşklarını ispat ettiği (öyle ki Mecnun’un ve Ferhat’ın yalnız adı vardır, gerçek aşık onlardır) bir mecliste hayal ettim. Biri biter, bir diğeri başlar. Alkışlar, alkışlar… Bakırcıoğlu aynı zamanda uzunca bir süre edebiyat öğretmenliği de yapmıştır. Bu alanda dertlenmiş olmalı ki ön sözünde, bu şiire bigâne kalanlara, “divan şiirinin dili eskimiştir” diyerek sırt çevirenlere inceden inceye sitem ederek şiirin kapalılığının şiirin tabii bir neticesi olduğunu ve anlayış için incelmiş bir zevke sahip olmak gerektiğini, bu zevke sahip olmayanların Orhan Veli’yi bile anlamakta güçlük çekeceklerini beyân etmektedir. Şiir okumak farklı şiiri anlamak farklıdır. Şiir anlaşılmak için mi yazılır? değişir, kavgası edilen mevzû da bu değil zaten. Şahsî kanaatim divan şiirinin alışılmadık (!) kelimelerinin zihnimize bir öcü olarak kodlandığıdır. Bu öcüden öyle korkuyoruz ki, önümüzdeki eşikten adımımızı atıp divan şiirinin bahçesine giremiyoruz. Halbuki okundukça belli başlı 200-300 kelimeyi öğrenmiş olmanın, bu şiiri anlamada üst düzeye yakın bir anlayış getirdiği aşikâr olmaktadır. Tarih, kültür ve estetik zevke bigâne kalmak istemeyenlerin, günlük konuşma dilinde kullandığı en aşağı 100-150 kelimenin yanında bu sayıyı çok görmemesi gerektiği düşüncesindeyim. Kitap baştan sona okunduğunda kitabın yüzde doksanının gül(sevgili)-bülbül(âşık)-diken(rakip) çerçevesinde şekillendiği meydana çıkıyor. Gül, bülbül ve dikene dair yazılacak ne varsa hepsi yazılmış. Sevgili; keman kaşlı, ok kirpikli, gonca ağızlı, servi boylu, lale yanaklı, gül yüzlü bazen ay yüzlü, âşığın çoğu kez tuzağına düştüğü dağınık saçları ve kendini döne döne astığı zülüfleri, yanağındaki ben. Hem güzel hem zalim. Aşık da nice usanası, aşk derdiyle hoş. Rakip iki yüzlü, fesat, gülle bülbülün arasındaki kara çalı. Kitapla birlikte en seveceğim şairi ve en seveceğim beyiti de belirlemiş bulunmaktayım. Hiç sır değil. Fuzûli ve Fûzuli’nin şu beyiti: #159435854 Elinizin altında bulunmasında fayda var, ara sıra açıp okursunuz. Mektubunuzu, mesajınızı süsler. Derinlik verir. Keyifli okumalar. Şu da benden bonus : m.youtube.com/watch?v=Jc_qy8X...
Şah Beyitler
Şah BeyitlerN. Ziya Bakırcıoğlu · Ötüken Neşriyat · 202030 okunma
·
510 görüntüleme
g. okurunun profil resmi
Hilali gördükçe aklıma bu beyit gelecek galiba 🤭
şüheda okurunun profil resmi
Şöyle uzun uzun bakıp “vayy be, ne güzel demiş” de demelisiniz :)
Bu yorum görüntülenemiyor
g. okurunun profil resmi
derim derim valla çok güzel demiş 😅🥰
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.