Yıl 1913, Başkarekterimiz Atahunalp'in kaderini belirleyecek olayların başlangıcı Yüzyılın Dâhisi Nikola Tesla'nın İstanbul seyahati ile gerçeklesiyor.
Asıl olay Nikola Tesla'nın simya ve elektrik
gücüyle insan üzerinde deneyler yaparak dahi insan yaratmak için Atahunalp'le yollarının kesişmesi karakterimizin Amel Defterini denetleyen meleklerinde kaderini değiştirmesiyle olayların akışı değişir. Ve dünden bugüne uzan Atahunalp'in serüveni Tesla'nın kendisine bahşettiği yaşlanmama sırrı ile aslında gerçeği ararken asıl ve ürkütücü gerçeğin yine kendisinde saklı olması ile kafa karıştıran bölümler okuyoruz. Bu yaşanacakların evvelinde;
Yazar, Tanrı Bertamal'in terfi almasının akabinde kendisine Nekir ve Munker meleklerinin Atahunalp'in kısmetine müdahele edilmesinin danışıldığı ve yaşanacak olayların seyrinin değiştiği bölümü okuyucuya bırakarak okuyup okumama hakkını sunduğu ilginç ve dikkat çekici bir girişle kitabın sunumunu yapıyor. Doğal olarak okuyucu seçimi kendisine bırakılsa da bu ilk bölümü okumaktan kendini alamıyorken neden ikinci bölüme geçerek kitaba başlamak istesin ki? Diyerek ilk bölümü de okuyoruz. Böylece yazar okurun dikkatini bir anda olayların başlangıcına çekerek bir kurgudan ibaret olan serüvenine başından sonuna kadar okunacak olan eserin garantisini vermiş oluyor.Gelelim kitabımıza;
kendisini çıplak halde ıssız ve kayalıklardan oluşan bir adada baygın yatarken bulan Atahunalp geçmişine ve kendisine dair hiç bir şey hatırlamıyor olması dışında onun ailesi olduğunu iddia eden torunları ve onların da torunlarıyla herkesten uzak bir çiflikte kendisini birtakım kötülüklerden koruma çabaları ve benliğini arama mücadelesiyle yaşayacak olduğu serüvende yine bir kimlik çatışmasıyla olay örgüsü karmakarışık bir hale geliyor. Burda okuyucunun rolü ise hiç bir ayrıntıyı kaçırmadan okuyacağı satır aralarında ;
Aaa!
Bu nerden çıktı? Şimdi bu da kim? Bu aslında bu değilmiş buymuş diyeceği hafızayı zorlayan bir kurgunun içinde buluyor olmasından ibaret. Çiflik ve Antalya arası geçen olayda konu biraz açıklığa kavuşsa da daha sonra Tanrı Bertamel ve ekibinin dışında bir örgütün olaylara dahil olmasıyla tansiyonlar biraz da olsa yükseliyor. Peki kim bu örgüt derseniz sizi şöyle bilgirendirebilirim ; Tanrıcılık oynamaya niyetlenmiş asıl meslekleri doktorluk olan tıp alanında kariyer yapmış dahi psikopatların oluşturulduğu hafıza silme projesiyle biraraya gelmiş, bunların azılıları Atahunalp'in neslinden gelme torunları diyebilirim, insanları en son intihara sürüklemeye kadar dayanan korkunç deneylerin mimarları .
Çiflikte kimlerin olduğuna kısaca değinmek isterdim fakat yazarımız ilk sayfada bilmemiz gereken karekterleri kısaca
tanıtmış.Bende, babaannemizin olduğu bölümleri okurken yanınıza bir kase dolusu çikolatalı badem draje almayı unutmayın diyerek ilave yapmak istiyorum.Bu sözlerimi kitabı okumaya başlayan arkadaşlarım çoktan anladı ve tebessüm ettiler bile.Yalnız bademleri cebe koymuyoruz ! Önemli detaylar kitabın ilerleyen bölümlerinde saklı diyerek;
fazla spoiler vermeden kitabın sadece ilk bölümünde diyaloglarına şahit olduğumuz Tanrı Bertamal ve onun sorumluluğunda olan yazıcı meleklerin beklenmedik bir finalle bir kez daha okuyucuya lanse ettiren yazar tekrardan bir kitabının daha hakkını vererek beğenerek okuduğum yazarlar arasına girmeyi hak ediyor.
Büyü bozulmadan ve zihnimiz fazla bulanmadan okuyacağınız kitabın mimarı ve aynı zamanda memleketlim olan yazara bundan sonraki eserlerinde başarılar diliyor, her ay bir Mollaosmanoğlu eserleriyle keyifli buluşmalar diliyorum.