Eski İstanbul’a hasret, İstanbul’da çekilmiş Yeşilçam filmlerini izliyor. Filme değil mekanlara odaklanıyor. O eski nahif İstanbul’u arıyor. Sonra o şiirleri ve sevdaya dair her şeyi…
Fakat İstanbul gibi şiirde, sevdalarda bozuldu. İntihar yüklü mısralar bu hüznün tezahürü olabilir mi?