Herman Melville, çağdaşı olan çoğu yazar gibi eserlerinin kıymeti öldükten sonra anlaşılan yazarlardandır. Ölümünden yaklaşık otuz sene sonra 1920'li yıllarda keşfedilen Melville, Moby Dick adlı yapıtıyla haklı olarak klasikler arasındaki yerini almıştır. Öyle ki; bu roman, Savaş ve Barış, Karamazov Kardeşler, Kırmızı ve Siyah, hattâ Sefiller gibi başyapıtlarla birlikte dünya edebiyatının en büyük romanlarından biri sayılmaktadır. "Ishmael deyin bana" şeklinde kendini tanıtan anlatıcımız, kafası da dahil olmak üzere tüm vücudu dövmelerle dolu olan, korkunç görünümünün altında çocuk gibi bir ruha ve sevgi dolu bir kalbe sahip Queequeg ile birlikte Pequod isimli gemiye tayfa olarak kabul edilmeleriyle başlayan hikâyesinde uzun ve keyifli bir okyanus seyahatine davet eder bizi. "Kullandığım silahlar aklın silahları; ama delice bir neden yüzünden, delice bir amaç uğruna savaşıyorum" diyebilecek kadar çılgınlığın uçlarında yüzen ve korkusuz, amansız ve doğaüstü bir tutkuyla alacağı öcün peşine düşen kaptan Ahab, Moby Dick isimli beyaz balinayı avlamaya çalışırken girdiği mücadelede bir bacağını kaybedip, bu kaybın verdiği intikam hırsıyla yanıp tutuşarak tüm bir gemiyi mürettebatıyla birlikte intikamının peşinde okyanusun azgın sularına sürüklemekten çekinmez. Kitabın konusundan ziyade içerdiği bilgiler ve her yeni sayfada farklı bir bilgiye sahip olmak daha etkileyici diye düşünüyorum. Kitabı okudukça balinalar hakkında ansiklopedik ve oldukça detaylı bilgiler elde ediyoruz. Öyle ki balinanın beyazlığından bahsederken birden bire Kızılderili kabilelerindeki Kutsal Beyaz Köpek kurban edilişi ayinine, ardından dünyanın en ücra köşelerinde yaşayan ulusların bayrağına ve beyazın gizemli ve korkunç Tanrısal etkilerine varıncaya değin ilginç bir yolculuk yapıyoruz. Ayrıca balinaların anatomik yapısı, Güney ve Kuzey Balinaları arasındaki karşılaştırmalar ve bu epey uzunca metnin altında yatan siyasetten hukuka, felsefeden bilime yapılan inceden göndermeler, Sabahattin Eyüboğlu ve Mina Urgan'ın olağanüstü bir okuma zevki kattığı çevirisiyle yer yer yorucu, yer yer akıcı bir şekilde gezdiriyor bizleri sayfalar arasında. Mina Urgan'ın da önsözde belirttiği üzere; "Pequod adlı bir balina gemisinin son yolculuğunu, balinaların nasıl avlandıklarını, geminin sonunda nasıl battığını anlatan Moby Dick, ilk bakışta denizlerde geçen bir serüven romanı sanılabilir. Ne var ki insan Moby Dick'i okudukça, okuduklarını düşündükçe, kitabın derinliğini, gerçek anlamını sezmeye başlar. Bu derinliği, bu gerçek anlamı sezmeyenler ise, balina avıyla ilgili, heyecanlı bir öykü olarak, gene de Moby Dick'in pekâlâ keyfini çıkarabilirler".

Moby DickHerman Melville · Cem Yayınevi · 19895,6bin okunma

·

88 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.