Kitap Hakkında Düşünceler: Kitap incelemesinden önce birkaç şey söylemek istiyorum. 253 sayfalık İçimizdeki Şeytan kitabı bana nedense çok kısa geldi. Artık son zamanlarda okuduğum kalın kitaplardan mıdır, kitaplara alışmamdan mıdır bilmem, ama karakterler öyle bir rüzgar gibi geldi geçti... Hâlbuki 165 sayfalık Kürk Mantolu Madonna'daki Raif'i hiçbir zaman unutmayacağım. Kuyucaklı Yusuf'u zaten sorma o da gönlümde taht edinmiş isimlerden birisi. İçimizdeki Şeytan romanını da okumakla birlikte Sabahattin Ali'nin 3 romanını da bitirmiş bulunmaktayım. Sırası ile Kuyucaklı Yusuf, Kürk Mantolu Madonna ve İçimizdeki Şeytan. Sıraya tabii olarak bende etki bırakan kitapların sıralaması da bu şekil. Halbuki 165 sayfalık Kürk Mantolu Madonna'yı okurken ara sıra iç geçirmiştim. Kuyucaklı Yusuf'u zaten birkaç ay içerisinde bitirmiştim, o sıralar henüz düzenli olarak okumuyordum. Ama bendeki en az etkiyi yaratan kitapta İçimizdeki Şeytan oldu. Bir esinti halinde Ömer'i tanıdık, Macide'yi tanıdık. Ama durun daha sizi tam tanıyamadım demeye kalmadan elimden kayıp gittiler. Şimdi kitaba geçecek olursak: Ne yaptığını bilmeyen bir karakter Ömer. Ve Ömer'den de beter arkadaşları. Profesör Hikmet, Nihat, Emin Efendi, İsmet Şerif vs. Bir müzik öğretmeni, piyano öğretmeni olan Bedri. Ve Macide'miz. Ve yarada oluşan kemre gibi kazıyarak kurtulmak istediğimiz Emine Teyze ve ailesi. O ne biçim ailedir arkadaş. Aslında bir şey yok ailede sıradan insanlar işte. Ama çok istihfaf ederek baktım bu aileye. Macide'ye sığıntı olarak baktıkları için. Ama Macide... Macide demeyin bana. İntibah'ta ki Mahpeyker'den beter gözümde. Uzaya gönderilen ince kağıt şeklinde bir araç var. Yıldızlara gitme planında yol alması için tasarlanan bir araç. Lazer ışını ile hareket edecek. Yani Dünya'dan milyonlarca kilometre ötedeki bu araca bir lazer ışını gidecek ve o araç hareket edecek. Macide, kızım sen o araç mısın? Sen ince bir kağıt mısın seni isteyen istediği tarafa üflüyor. Ve sende hemen kabul ediyorsun. Ömer diyor gel, gidiyor. Bedri diyor gel, gidiyor. Biraz düşün. Ömer'den daha ne ara ayrıldın da bir başkasına hemen el bağladın. Biraz yavaş kızım. Ama o da haklı, gidecek bir yeri yok sonuçta. Ama bu kadar da olmaz ki. Ömer! Sen kimsin Ömer! Sen de ki bu tutarsızlık suya gideni sudan döndürür. Daha kızdan dün tanıştın ve hemen ona karım dedin! Doğru ya sorun sende değil, sana hemen kocam diye hitap eden o kişi de! Sen zaten biliyordun kendini bu sorumluluğun altından kaldıramayacağını. Madem öyle neden girdin bu işe. Neden başını yaktın. Ne güzel aylak aylak geziyordun Nihat ile! Macide, ah Macide... Ne diye gittin hemen elin adamının eline. Dur daha hayat sana neler gösterecek. Kısacası Ömer ile Macide iki çocuğun evcilik oynaması gibi bir araya gelip tekrar hiçbir şey olmamış gibi ayrılmaları. Ve onların içindeki şeytan. Kendilerini yanlış yola saptıran, ahlaksızca düşünmenize yola açan o şeytan! Ah... Ama o şeytan değil mi yoksa? O içindeki şeytan değil de senin ta kendin mi? Sabahattin Ali'nin de dediği gibi yani tam böyle demedi ama bunu ima etti, Her türlü ahlaksızlığı, yolsuzluğu, kötülüğü yapıp da suçu içimizdeki şeytana atmak ne kadar doğrudur! O içindeki şeytan değil! O senin şeytanlığın! Gene Sabahattin Ali gene aşk öyküsü gene dram öyküsü gene toplumcu gerçekçiliği damarlarımızda hissetmemize sebep olan bir öykü. Ama İçimizdeki Şeytaan! Diğer iki roman kadar etkili değildin. Kabul et bunu sen de biliyorsun. 8,3/10

İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019172,4bin okunma

·

360 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Samed Gülocak