Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

344 syf.
9/10 puan verdi
Alperenler Dergahı, Akın Üner’in Sarı Saltık üçlemesinin ikinci kitabı. İlki olan Aşkabad Yolcusu’ndan tam bir yıl sonra piyasaya çıkan roman efsanevi Türk dervişi Sarı Saltık’ı merkezde tutan bir eser. 1243 Kösedağ Savaşı sonrasında Anadolu’da başlayan Moğol işgalinin etkili olduğu yılları kaleme alan Üner, dönemin pek çok tarihi şahsiyetini de romanda kullanmış. Sarı Saltık serisi için Yüzüklerin Efendisi’nin Türk versiyonu gibi diyenler oldu ya da yeni bir M. Necati Sepetçioğlu kitabıymış gibi diyenler… Her iki benzetmede eserin başarısını anlatmak için kullanıldı. El hak… Her ikisi de doğrudur bence. Çünkü Sarı Saltık’ı anlatıyorsanız, Can Ocağında Pişen Aş’taki Arslan Baba karakterine de yaklaşacaksınız demektir. Ya da orijinal metinde geçen Cinnistan, devler, cazular gibi konuları işleyeceğiniz için Yüzüklerin Efendisi’ne de bir selam çakmış olacaksınız. Roman postmodern bir anlatıma sahip. Fantastik öğeler mevcut; gerçek üstücülük keza. Üner, bir Türk mitolojisinin varlığını hatırlatıyor bize. Özellikle benim de mensubu olduğum Türkmen boyu Çepnilerin bugün dahi varlıklarını sürdüren bazı inanışları temel alınmış. Albastı örneğindeki gibi… Nitekim Sarı Saltık bir Türkmen Çepni dervişi. Üçlemenin tamamı Türklerin zor asırlarından biri olan 13. asrı anlatıyor. Kösedağ sonrasında ortaya çıkan yönetim krizleri Gıyaseddin Keyhüsrev ve oğulları İzzettin ile Rükneddin gibi kişilerle, devre ağırlığını koyan vezir Muineddin Pervane gibi yöneticiler, Moğol Han’ı Hulagü, komutanlar Baycu Han ve Ketboğa gibi karakterler romanda kendilerine yer buluyorlar. Bizde pek üstünde durulamayan Türkiye Selçuklu tarihinin bir bölümünü öğrenmek adına hayli başarılı bir kitap. Örnek aldığım bir ağabeyim, dostum olan Akın Üner ile bir sohbetimiz sırasında, ‘Sarı Saltık’ın romanını yazmak için yola çıktığında kafasında tek kitaplık bir roman olduğunu ancak kaynak taramaya ve özellikle de Sarı Saltık menkıbelerini okuduktan sonra mevzunun kısaca verilemeyeceğini gördüğünü hatta romanda kendilerine yer bulan bütün o fantastik mekan ve kişilerin Saltıkname’de zaten var olduğunu’ söylemişti. Aslında bu fantastik ve mitolojik öğelerin varlığı bir romancı için avantaj bile kabul edilebilir. Tabii bunu doğru kullanabilecek bir romancı için; Akın ağabey tam da öyle bir romancı. Mesela romanda kısa aralıklarla çok farklı tarihlere ve mekanlara gidiliyor. Bir milattan önce, İskenderiye’desiniz; bir 1250’lerin İznik’inde… Ancak o kısa süreli geçişlere rağmen eser o kadar başarılı ki sizi bunaltmıyor. Kafa karışıklığına neden olmuyor. Eserlerini adeta bir mühendis titizliği ile önceden planlayan Üner’in kendine has bir üslubu olduğunu bu şekilde fark edebiliyorsunuz. Yeri gelmişken, kitaptan iki alıntı yapmak istiyorum. İlki şu; ‘Ne kadar doğru sözler... İyi ki Türkler okumayı sevmiyor... Eğer, şu abidede yazanları okusalar işimiz ne kadar zorlaşırdı, hiç düşündün mü?’ Ayrıca bir söze gerek yok sanırım. İkincisi ise son zamanlarda kendi adıma sıkça düşündüğüm bir şey; ‘Belki de haklısın..... Lakin haklı olmak her zaman kâfi gelmiyor.’ Toparlarsak şayet, ilkini okumamış olsanız dahi bu kitap size Türk tarihinde hoş bir fantastik yolculuk vaat ediyor. Su gibi akan, duru bir Türkçenin hakim olduğu bir kitap. E tabii bu kitabı okumanın şöyle kötü bir tarafı var. Üçüncüyü bekliyorsunuz!
Alperenler Dergahı
Alperenler DergahıAkın Üner · Yakın Plan Yayınları · 20179 okunma
··
10 görüntüleme
Aslıhan Alpaslan okurunun profil resmi
Kitap ve yazar bende merak uyandırdı, listeme ekleyip sırası gelince okuyacağım, incelemeniz çok güzel olmuş, Türkler ve mitoloji sanırım bende yeni bir araştırma yapma istediği doğuracak.
Mehmet Y. okurunun profil resmi
Beğeneceğinizi düşünüyorum. Serinin ilk kitabı Sarı Saltık Aşkabat Yolcusu idi. Üçüncüsü daha yazılıyor :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.