Normal güçte heyecanlara sahip olan her insan, militanca coşku tepkisiyle el ele giden öznel olguları kendi deneyimlerinden bilir.
Sırttan aşağı doğru ve daha kesin gözlemlerin ortaya koyduğu gibi, her iki kolun yanlarına doğru bir ürperti belirir. Kişi sevinçten uçarak, günlük, yaşamın bütün bağlarının üzerine çıkar; bu özgül heyecan anında, kutsal bir görev gibi görünen şeyin çağrısı uğruna her şeyi terk etmeye hazırdır. Bu yoldaki bütün engeller önemsizdir; kişinin hemcinslerini incitmesini ya da öldürmesini önlemeye yönelik içgüdüsel ketlemeler, ne yazık ki güçlerini büyük ölçüde yitirir. Bütün değerler şaşırtıcı biçimde tersine dönerek militanca coşkunun zorunlu kıldığı davranışa karşı çıkan ussal yorumları, eleştirileri ve bütün mantıklı savları susturur; bunların yalnızca savunulamaz değil, alçakça ve onur kırıcı gibi görünmelerine yol açar, insanlar, zulüm yaparken bile mutlak bir haklılık duygusuna kapılabilirler. Mantığa dayalı düşünce ve ahlaki sorumluluk en alt düzeyindedir. Bir Ukrayna atasözünün dediği gibi; "Sancak bir kez açıldığında bütün mantık borazandadır. " (K. Lorenz, 1966)