Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

536 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Nazan Bekiroğlu ile tanışıp takipçisi olamama vesile olan kitap. Eline kalemi alıp bizleri yazdığı cümlelere esir eden her yazar, kendinden ufak toz taneleri bırakır sayfa aralarına. Nazan Bekiroğlu da bunlardan biri. Memleketi Trabzon’un yeşilini, bulutunu, mavisini satırlara aktarırken araya biraz da Acem diyarından kırmızı ve kahverengi serpiştirmiş. Ve ortaya muhteşem bir eser çıkmış. Nar Ağacı, hem kurgusu hem de anlatımı ile okuyucuyu içerisine alan bir kitap. Adımladığın Trabzon sokakları, kulağında Karadeniz’in hırçın dalgası, nar ağacının gölgesi, Gülbahar Hatun Türbesi’ne bırakılan koca bir suskunluk, Tebriz’de içini yakan alev ve iliklerine kadar hissedilen çaresizlik... Tellalların kulakları sağır eden seferberlik ilanı ve ardından eli kanlı gelen savaş... Gitmek zorunda olan, geride kalan ve en kötüsü Araf’ta duran... Savaş çağrısına gönüllü olan, yüreğindeki vatan sevdasıyla yola çıkan Trabzon’un liseli talebeleri... Gitme diye yakarmak için hazır ol da beklerken dillerinden “Allaha Emanet” dökülen analar... Yarım kalmış şehadet... Ve İsmail... Tanıtım bültenindeki özette kitap konusu tarihi roman niteliğinde aşk olarak verilmiş -yaradan ve acıdan meydana gelen aşk-. Arka kapak yazısında ana karakter olarak Setterhan ve Zehra’nın ismi olsa da –ki gerçekten ana karakter ikisi- benim için İsmail, İsmail ve yarım kalan Zehra. Çünkü Nazan Bekiroğlu öyle bir işlemiş ki İsmail karakterini, bakıldığı zaman ana karakter değil ama asla bir yan karakter de değil. Hem kenarında kıyısında hikayenin hem de tam ortasında. Sözün özü benim için kitaptan geriye kalan İsmail oldu. Soframda misafir ettiğim şair İsmail, Trabzon’dan gönüllü asker İsmail, Zehra’nın yarısı İsmail, Kırık Kafiyesi ile ellerimi ve yüreğimi yakan İsmail, heybesinden çıkan yarım kalmış şehadeti boğazıma düğüm olan İsmail. İsmail ateş oldu ve İsmail’in ateşi geri kalan bütün sayfaları yaktı bende. Benim için artık aşıklar değil kardeşler beraber ölmeli, ölmeli ki yarım kalmasınlar. Kitabın bir bölümünde düşmandan saklanmak için ölü bedenlere sığınan insanların çaresizliği anlatılıyor. Cennetin değil cehennemin yokluğundan korkmak gerektiği. En çok etkilendiğim kısım burası oldu. Çünkü kitap bittiğinde siz de cennetin değil cehennemin yokluğundan korkuyorsunuz. Ve hâlâ kulağımda yankılanan İsmail’in sesi: “Bazılarının hesabı rûz-ı mahşerde ne kadar ağır görülecek Zehra.” Yerde nar ağacının kesilmiş dalları...
Nar Ağacı
Nar AğacıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202127,2bin okunma
··
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.