Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Sistem Çaresiz, Eğitim Sizde
Erhan hoca'yı uzun zamandır takip ediyorum. Çalıştığım şirketin vakfıyla beraber 2016 yılından beri YetGen programını yürütüyor zaten. Birkaç kez şirkette karşılaşma fırsatımız da olmuştu. Yurtdışındaki 20 yıllık deneyimiyle Türkiye'de kendince bir şeylerin mücadelesini veriyor. Ve bu mücadelenin çok değerli olduğuna inanıyorum. Bu kitapta, kısa ama öz olarak eğitim sisteminin tarihçesi, gereklilikleri, amaçları, geleceği, vizyonu ve bireyler olarak bizim neler yapmamız gerektiğini bölüm bölüm açıklıyor. ******* Tarım devriminin insan üzerinde birçok yönden etkisi bugün herkes tarafından kabul ediliyor. Özel mülkiyetin ortaya çıkması, ürün fazlası, toplumsal sınıfların oluşması, kadın ve erkek arasındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin büyümesi, savaşlar ve kıtlıkların yaşanması, devlet mekanizmasını kurulması vs. Ve tüm bunlarla beraber eğitim sisteminin de ortaya çıkması söylenebilir. Çünkü tarım devrimi sonrası doğacak çocuklar tarlada çalışacak birer ırgat olarak görülüyordu. Bu görüş neredeyse sanayi devrimine kadar böyle gitti. ******** Bugünkü ilk üniversite kurumları ortaçağda İtalya'da ortaya çıktı. Tabi o zamanlar yüksek kurumlar kilisenin denetimi altındaydı. Müfredatta gramer, retorik ve mantıktan oluşan üç ders; sonra artimetik, geometri, astronomi ve müzikten oluşan dört ders vardı. Bugünkü ücretsiz ve zorunlu eğitimi ilk uygulayan ülke 1700'lerin sonuna doğru Prusya oldu. Bismarck'ın modern devleti şekillendiren çok önemli bir devlet adamıydı. Sosyal sigorta, emeklilik, düzenli ordu ve eğitim kurumlarını şekillendirip devletin bekası için gelecek nesilleri yetiştirme fikri ondan çıkmıştır. Sanayi devrimi ile birlikte okullar fabrika öncesi eğitim kurumları olarak görüldü. Tamamen özel sektörün ihtiyacı olan iş gücünü eğiten kurumlar oldu. Devlet ise kendi düzenine uyum sağlayacak, iktidarların ideolojik görüşlerini benimseyecek şekilde müfredatları belirlemeye çalıştı. Bu süreç günümüzde hâlâ böyle devam etmektedir. ********** Erhan hoca tarım devrimden bugüne kadar yaşanan süreçte çocuklar ile ilgili yaptığı tespit o kadar doğru ki: "Avcı-toplayıcı toplumların çocukları çok daha mutluydular ve çocuk mutluluğu tarım devrimi sonrası sürekli aşağıya doğru gidiyordu. Çocuklar öğrenecekleri şeylere hâlâ kendileri karar veremiyor ve nelerin telkin edileceğine uzmanlar karar veriyor. Toplum geliştikçe çocukların hür bireylerden kölelere dönüşmüş olmaları ve eğitimin temel amacının bireye değil topluma hizmet ediyor olması." Erhan hocanın söylediği bu sözlere benzer sözleri yıllar önce bir mülakatta Carl Sagan da dile getirmişti. Okula başlamadan önce çocukların merak düzeyi, kurdukları cümleler ve hayal güçleri seviyesinin yüksekliğini düşünün. Bir de okula başladıktan sonra yıllar içinde gelinen seviyelerini. Kitlesel eğitim yaratıcılığı ve hayalgücünü öldürüyor. Yine Erhan hocanın ifadeleri ile söyleyecek olursak; insanlık tarihinin neredeyse tümünde çocuklar bakarak, yaparak ve oynayarak öğrenmiş. Beyinlerimiz bu şekilde öğrenmeye programlanmış, bu yönde evrilmiş. Genlerimiz öğrenmeye programlı; ama sınavlara, ödevlere, yoklamalara, disipline, veli görüşme günlerine , müdüre, zümreye, rehbere, 40 dakikalık derslere, beş dakikalık teneffüslere, koridor nöbetine, müfredata programlı değil. *********** Bugünkü okullar ile hapishaneler arasındaki benzerlik çok çarpıcıdır. Türkiye'nin son yıllardaki durumuna bakmak lazım. Eğitimi yaygınlaştırırken kaliteden ödün verdik. Devlet okulları rekabetçi özelliğini kaybetti, özel okullar ticarethaneye döndü. İdeolojik mücadele çocukların üzerinde hiç olmadığı kadar hissediliyor. Üniversitelerimiz her geçen gün 21. yüzyılın gerektirdiği yetkinliklerden uzaklaşıyor. Özerklik, özgürlük, özgünlük, kaliteli personel ve materyal, yeterli bütçe bunların hiçbirini sağlayamıyoruz. Bahçesi olmayan okullar, kampüsü olmayan üniversiteler, liyakat sahibi olmayan eğitmenler ve teknik personellerle gelecek nesilleri eğitmeye çalışıyoruz. Okul çağındaki çocukların yaratıcılığına ket vuruluyor. Sorgulayıcı bir eğitim müfredatı yerine biat kültürü aşılanıyor. Öğretmen fakültelerinin puanlarını oldukça düşük. Mühendis, doktor, avukat olamayanlar mecbur öğretmenliği seçiyor. Halbuki ülkenin en zeki insanlarını öğretmenliğe seçmeye teşvik etmemiz gerekiyor. Üniversite bittikten sonra atanamayan öğretmenler ya polis ya asker oluyor. Özel sektörde karın tokluğuna çalışıyorlar. Ataması yapılan öğretmenlerin ise hali ortada. *********** Kitapta online ve kendine kendine eğitim sistemi örneklerine değiniliyor. Ben bundan 15 yıl önce üniversite sınavlarına hazırlanırken internet üzerinden "Ekolhoca" sitesinden çokça faydalanmıştım. Yıllar içinde okula gitmek yerine online şekilde birçok eğitim aldım, kütüphaneleri gezerek kendime uygun en uygun çalışma yöntemini geliştirmiştim. Bugün artık kalabalık sınıflarda, öğrenme düzeyleri ve kişisel gelişim süreçleri farklı olan öğrencilere efektif bir eğitim sunmak çok zor. Teknolojinin nimetlerinden faydalanarak öğrencilerin kendi kendilerine öğrenmeyi öğrenmeleri gerekiyor. Bugün hâlâ 1980 yılında kalma eski metotlarla çoktan seçmeli sınavlar yapmaya devam ediyoruz. *********** Sonuç olarak bu kitap tarihsel örnekler ve karşılaştırmalarla eğitim sisteminin halini gözler önüne seriyor. Gelecekte bizleri neler bekliyor. Neler yapılmalı ve nasıl yapılmalı kitap sonunda değiniliyor. Aslında bunlar yıllardır konuşulan konular olmasına rağmen sorunları halı altına süpürmeye ve günü kurtarmaya devam ediyoruz. Ta ki bir gün kurtaracak bir gün kalmayana kadar...
Sistem Çaresiz Eğitim Sizde
Sistem Çaresiz Eğitim SizdeErhan Erkut · Doğan Kitap Yayınevi · 2022109 okunma
·
452 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.