Kolay okunan, akıcı, kısacık ancak içi dolu dolu bir kitap. Zweig klasiği olarak da kasvet, mutsuzluk ögelerine yer yer ulaşmak mümkün.
Erika babası ve kız kardeşi ile birlikte yaşayan kendi halinde kimseye karışmayan işinde gücünde genç bir kadın. O kadar dışa kapalı ki aslında ilk gördüğü erkeğe aşık olduğunu düşünebilecek kadar toy.
Erika piyano dersi verdiği zamanlarda tanımış olduğu müzisyen bir beye aşık olur ve iç dünyasındaki olumlu yönde ki gelişimi görürüz. Ta ki adamın evinde gerçekleştirdikleri son buluşmaya kadar.
Bir ilişkiden her iki tarafın da her zaman aynı şeyleri beklemesi mümkün olabilir mi? Ya da seviyorum diyen herkes gerçekten sizin düşündüğünüz şekilde mi sever sizi?
Keyifli okumalar dilerim.