Gönderi

Bu tabulu dini inançların kutsal kitaplarında yazılı olanların tanrı sözü olarak kabul ettirilmesi ve bunların tanrının aracısı olan peygamberi tarafından ifade edilmiş olması yaklaşımı temelinde inananlarının hiçbir şekilde şüphe etmeden doğru olarak kabul etmeleri zorunluluğunun yanında, bundan şüphe etmenin tanrıdan ve onun peygamberinden şüphe ile eşanlamlı olduğu ve çok büyük bir suç ve günah sayılması gerektiği doğal sonucunu getirmiştir. Ancak tanrı ile insan arasına bir aracının, peygamberlik makamının bu dini inançlarda yerleştirilmesi sonrasında, her tartışma bir şüpheyi doğurduğu için ve dolayısıyla tanrı ile peygamberin sözlerinin doğruluğundan şüphe anlamına geldiğinden, tartışmalar ortadan kalkmış, kendilerinden olmayanların inançsız, tanrısız, kitapsız, dinsiz oldukları ve dolayısıyla da kötü oldukları sonucuna varılmıştır. Böylece de bunların ya o dine zorla kazandırılması veya imha edilip tanrı adına mal ve canlarının yağma edilmesi yönelimi başlamış ve gelişmiştir. Bilindiği üzere her inanç veya dini inanç kendisine göre ve kendisini diğer inançlardan ayıracak şekilde bir yaşam felsefesi dayatır. Bu felsefe o inancın veya dini inancın mensuplarının yaşamlarında her alanda belirleyici olur. Bu inanç mensuplarının yaşama yaklaşım tarzları ile onların ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi yaklaşımlarını ve kutsal değerlerini de belirler. Bunun benimsenmesi ile özümsenmesi ve ona bağlı olarak yaşanması, o inancın benimsenme konumunu ortaya koyar ve inananları tarafından istisnasız uyulması zorunlu olduğu için aykırı hareket veya şüphe büyük günah veya cezayı gerektirir.
19 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.