Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

340 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Ya ilk kitaptan daha iyiydi ya da o kitabın yarısını daha önce okuduğum için bu kitap daha iyi ve yeni geldi bilemiyorum ama bu esere toplanan hikayeler ve oyun, çok iyiydi bana göre. Kısaca 3 eserinin birleşimini gördüğümüzü söyleyerek başlayacağım: Yeni Dünya, Sırça Köşk ve Esirler. Hepsinden bahsedeceğim lakin içeriklerle başlamak istiyorum: -Yeni Dünya: Asfalt Yol, Hanende Melek, Çaydanlık, Ayran, Isıtmak İçin, Uyku, Selam, Bir Mesleğin Başlangıcı, Bir Konferans, Yeni Dünya, İki Kadın, Sulfata, Hasan Boğuldu. -Sırça Köşk: Portakal, Beyaz Bir Gemi, Katil Osman, Böbrek, Cıgara, Millet Yutmuyor, Bahtiyar Köepk, Çilli, Dekolman, Hakkımızı Yedirmeyiz, Cankurtaran, Çirkince, Kurtla Kuzu, Masallar, Bir Aşk Masalı, Devlerin Ölümü, Koyun Masalı, Sırça Köşk. -Esirler. Genel hatlarıyla bakarsak Yeni Dünya yazarın 4 numaralı ve vefatından 5 sene evvel (1943) kaleme aldığı eseri. Yine genel hatlardan devam edersek köy, köylüler ve köye gidenler üçgenin içerisinde kalan kümeyi işliyoruz. İlginçtir, sınıfsal çatışmaların çok net olduğu bir eser okuyoruz. Yani köylü-kentli mücadelesini işlediğini biliyoruz lakin köy-kent yanına dağ-ova, Alevi-Sünni gibi ayrımlar eklenmiş. Olumsuz değil, bu durumları dile getirme olarak söylüyorum. Mesela Hasan Boğuldu hikayesinde Hasan ile Emine’nin durumu bunu özetler nitelikte. 174’te daha açıklayıcı bir cümle-paragraf bulacaksınız. Yine ilk kitap üzerinde ve genel bakışta toplumsal eleştiri üzerine yazılar kaleme alan yazarın, Hanende Melek ve mizah yaptığı Çaydanlık, kara mizah diyebileceğim Bir Konferans ise alanının dışında da yazabildiğinin mesajını verdiği, farklı konuları işlediği öyküler olarak öne çıkmaktadır. Sırça Köşk üzerine bahsimizde ise ben önce kitaba adını veren masaldan bahsetmek istiyorum: olayın zamanı ve mekanı belli değil. Ancak öyle bir mesaj var ki, hani toplumsal olaylar dedik ya, tam da öyle işte. Bir dönem yasaklı kitaplar arasına da alınmış bir eser olduğunu da belirtelim. Bazı şeylerin yasak olması insanlarda o şeye eğilimi arttırıyor. Bunu da bilemiyorlar demek ki. 1947 yılında yazılan bu kitap dönemin devlet yönetimi, hükumeti ve düzene karşı eleştirel bir görüş barındırmıştır. Her şeyden nem kapan siyasetçiler tarafından yasaklanmıştır. Neden? 3 tane arkadaş vardır. Hayattaki en büyük amaçları çalışmadan, çabalamadan, hiçbir emek harcamadan yan gelip yatarak yiyip içmektir. Bu amaçla bir şehre giderler. Oldukça çalışkan ve emekçi olan bu halkın arasına girince buranın Sırça Köşk’ü nerede gibisinden sorularla insanlarda merak uyandırırlar. Devam eden hikaye oldukça şaşırtıcı bir finalle bitecektir. Biz toplumsal mesaja dönelim. İnsanların emeğini sindiren, sömüren, onları aç yaşamaya mahkum edenleri eleştiren bu yazıda tepenize sırça köşkler kurulmasına sakın izin vermeyin. Günün birinde böyle bir durumda karşılaşırsanız da onun yıkılmaz olduğunu sanmayın. En büyüğünü yıkmak için 3-5 kelle fırlatmak yeterlidir der. Burada bahsedilen ‘Kelle’ ise hikayede köşke fırlatılan 3 kuzunun kellesidir. Yanlış anlaşılmasın! Yine insanların bu hikayedeki durumları da aslında özlem duyulan bir durumu göz önüne sermiştir. Dönemin şartları içinde de gelecekte de her zaman da bu olması gerekendir zaten. Herkesin çalıştığı, refah içinde yaşadığı, alım gücü yüksek bir toplum. İnsanların geçim telaşına düşmediği, sadece doymak değil yaşamak istediği bir toplum. Güneşin doğmasına az kaldığını düşünüyorum. Not: Güneş isminde herhangi bir siyasetçi vs varsa üstüne alınmasın, kimseyi kast etmedim. Güzel günlere olan inancımı koruyorum sadece. Esirler ise ilginç bir oyun bana kalırsa. Bunun en önemli sebebi ise Sabahattin Ali’nin Kürşad İhtilali olayından etkilenerek, duygusal ağırlıklı ilginç bir oyun kaleme alması aslında. MS. 7. Yüzyıla tarihlenen bu olay Çin’in Si-Gan-Fu şehrinde geçer. Çinliler ve Türkler savaşmış, Türkler esir olmuş, Çin sarayına yerleştirilip hizmete alınan ve bağımsızlık aşkıyla yanan Kürşad ise prensese aşık olmuştur. Türklerin Bağımsızlığı ve Sevdiği Kadın arasında kalan Kürşad’ın vatanını seçmesi Mete Han’ın Eşi ve Vatanı arasında kaldığı sahneyi anımsattı. Yeni bir şeyler denediğini net olarak gözlemliyoruz yazarın. Aslında çok daha iyilerini de yapabilirmiş. Bundan önce yazara defalarca kızmış, Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle karşısında yer almıştım ama o konuya yönelik yaptığım araştırmalarda da sona yaklaşıyorum. Tamamen emin olduğumda, bir yazımda bu konuya da açıklık getirecek, kendisine kötü konuştuğum bir durum olmamasına rağmen, bu hatam için bir özür yazısı da yayımlayacağım. Araştırmalarım bittiğinde. Kimsenin hakkına girmek istemem. Yapı Kredi Yayınları ise büyük teşekkürü hak ediyor. Sabahattin Ali yazılarını çok güzel topladıkları için onlara teşekkür etmeden de geçemiyorum. Bütün Öyküleri, YKY üzerinden çıkan 2 kitaptır. 3-4-5 numaralı kitaplar ise Mavi Çatı Yayınlarının çıkarttığı kitaplardır. İçerikleri bu iki kitapla hemen hemen aynı olduğu için onda da bir karışıklık olmaması adına uğraşıyorum. Arkadaşlar bizim yazarlarımız, edebi eserlerimiz o kadar karmaşık, o kadar bilgi kirliliği var ki, bazen bir kitabı okumam 2 saat sürerken, o kitabın araştırması, içerik bilgileri, nereden geldiği yani kısaca künyesinin araştırması o kadar uzun ve o kadar yorucu oluyor ki. O yüzden tekrardan rica ediyorum, eklemeler konusunda özellikle, titiz davranalım. Olur mu? Çok teşekkür ederim iyi insanlar. Hepimize iyi okumalar dilerim..
Bütün Öyküleri - 2
Bütün Öyküleri - 2Sabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2000450 okunma
·
313 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.