Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

240 syf.
8/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Doğu'nun Kafka'sı: Hasan Ali Toptaş
Böylesine güzel bir kitabın yazarının; ismine, kalemine, edebiyata yakışık kalmayan birtakım hadiselerle anılmasının müteessiriyetinin doruklarını yaşadığımı belirterek incelemeye başlamak istiyorum. Pek tabii bir yazarın, sanat adamının sadece sanatıyla ilgilenilmesi taraftarıyım ama şu durumda göğe çıkarmamızın pek de egajere sayılmayacağı, hâlâ yaşıyor olan bir yazarı dilden dile dolaştıramamak da epey üzücü.. Neden bunu yaptın Hasan Ali.. Oysa yazmakla ilgili en güzel itiraflardan birisini bizzat kendisinden okumuştum. Yazmayı nefes almak olarak gören birisi, belki kendisi kör kuyulara düştü ama eserleri hâlâ apaydınlık.. “Ben her şeyden önce yazmanın dışında kendimi var edemediğim, dengemi kuramadığım, kendimi en iyi bu yolla hissedebildiğim, bu yolla keşfedebildiğim ve (varsa) hayatın anlamına ancak bu yolla erişebildiğim için yazıyorum. Yazmadığım ya da yazamadığım zaman ben olamıyorum.” (Hasan Ali Toptaş-Cumhuriyet 5.9.1996) Hasan Ali Toptaş da tıpkı benim gibi sıkı bir Kafkasever. Kafka'nın demirden leblebilerinin tadını beğenen, daha komple bir tabirle tadı damağında kalan kişiler hep Kafka'ya öykünür. Hayatının çoğu noktasında benzer şeylere denk gelmek ister, gelmese de öyle algılar. Bu kitabın başında da net bir şekilde Kafka'dan izler görüyoruz. Kafka'nın Dava romanını misâl veriyorum, Joseph K. nedenini ve ne yaptığını bilmediği bir davada yargılanacaktı. Joseph K.'nın olanları anlama çabaları beyhude kalmıştı. Hepimizin daha da iyi bildiği Kafka'nın unutulması pek mümkün gözükmeyen bir kahramanı daha var böyle, Gregor Samsa. Bir gün uyandığında böceğe dönüşen ve bunun nasıl olduğuna dâir tek bir fikriminizin olmadığı Dönüşüm romanı da bizlere ikinci bir misâl. Bu kadarı kâfi sanıyorum çünkü Kafka'nın labirentlerine girecek olursak çıkışımız öyle kolay olmuyor.. Peki bu misâlleri niye verdim, niçin verdim. Nasıl verdim? Bunu izaha gerek yok, gördünüz verdim. Vermemiş de olabilirim, vermişsem vermişimdir, vermemişsem vermemişimdir. Bu misâlleri verdim de vermedim mi dedim? Sâhi ya, ben bu misâlleri neden verdim? Kim verdirdi yahu bunu bana... Cevabı gecikmeden vereyim, Hasan Ali Toptaş. Bu romanının başında hep öykündüğü Kafka gibi bilinmezlik dolu, fantastik bir olayla baş başa bırakır bizi. Bir gün sefer tasını evde unuttuğu için kızı Güldiyar babasına yemeği götürür. Eve dönerken yolda ne ile karşılaştı ise kızcağız eve perişan ve morali bozuk bir şekilde eve döner. Annesi Bahriye Hanım kızının bu haline anlam veremez ve sorar kızı ise ısrarla cevap vermemektedir. Bir gün yine sorduğunda kızı ağlamaya başlar ağladığı zaman gözlerinden yaş yerine taş yağmaktadır. Böyle bir durumla ilk kez karşılaşır. Doktora götürmeye karar verirler. Mahalleden dışlanmamak için kimseye bir şey söylemezler.. Şimdi verdiğim misâllerden sonra, bu başlangıç size de tanıdık geldi mi.. Kitabın ismi, gönlümüzün ücra köşelerinin birisinde yaşamını sürdüren Ümit Yaşar Oğuzcan'ın genç yaşta intihar eden oğlu için ağıt niteliğinde kaleme aldığı "Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın." şiirinden esinlenmiştir. Kitabın kapağında ise Nuri Bilge Ceylan’ın benzer hikâyesi olan "Ahlat Ağacı " isimli filmdeki bir sahnesi seçilmiştir. O filmi de beğenmiştim genel itibariyle ama çok ağır ilerlediği için biraz irrite olmuştum. Bunu da araya sıkıştırayım dedim.. Kitaba dönecek olursak, kitabımız bir çok duyguyu, travmayı, kırılmayı içinde barındıran bir kitap. Büyü ile gerçekliğin harmanlandığı bir kitaptır aynı zamanda. Büyülü gerçekleri kaleme almayı pek sever Hasan Ali Toptaş, daha önce okuduysanız buna aşinalığınız mevcuttur esasen. Onun cümleleri basit kağıtların üzerine yazılmış, bir daha silinmeyecek ve değişmeyecek türden cümleler değil, kalkıp bizlerin kafasına yolculuk eden, adeta kağıt üzerinde dans eden, ben buradayım, edebiyatın farklı bir dalıyım diye adeta çığlık atan türden cümlelerdir. Toplumsal tahlillere de pek sık denk geldiğimiz bir romandır Beni Kör Kuyularda. Misâl veriyorum, olayın üzerine gelen polisin kötülüğü engelleyecek güçte olmasına rağmen engellememesi, bu mesleği sadece ekmek parası için yapması, toplumun olaylar karşısında pek umursamaz kalması, kötü olayları fırsat bilip şahsi çıkarları adına birtakım şeyler yapan fırsatçı insanların olması ve bunların türevlerine denk geldiğimiz, aslında sadece kötüyü değil, iyiyi dahi sorguladığımız bir romandır bu roman. Güncel durumlara da sıkça değinilmiştir kitabımızda, paylaştığım alıntıda televizyonların insanları nasıl uyuşturduğunu ve bunu Hasan Ali Toptaş'ın nasıl güzel ifade ettiğini kimileriniz okumuştur sanıyorum. Tüm bunlara rağmen hâlâ içimizde birtakım umutların varolması gerektiğine de bu kitapta rastlamak mümkün. İçimizdeki umudun tam tükendiği raddede tekrardan umutlarımızı diri tutacak, hatta tekrardan filizlendirecektir bu kitap. Aslında umut daima olmalı, orası muhakkak ama benim asıl merak ettiğim neden böyle bir toplum olduk? Mesela kitapta bir kısım var, şöyle alıntılayayım: "Biliyorsun, insanların gözleri önünde her Allah’ın günü kadınlar öldürülüyor. Bu yüzden diyorum dikkatli ol." En basit şekilde markete bile gönül rahatlığıyla sevdiklerimizi gönderemeyecek kadar kötü bir topluma nasıl dönüştük? Neden elzem olan durumlara bu kadar duyarsısız? Bugün Güldiyar'ın başına gelenin, yarın bizim başımıza gelmeyeceğinin bir garantisi var mı, elbette yok. İnsanların tüm bu koşullarda hâlâ bu kadar kötü ve duyarsız olmaları oldukça can sıkıcı olsa da, bir kişi bile olsa iyi birisine denk gelince insan dünya varmış diyebiliyor. O zaman iyiliğin hâlâ olduğunu görüyoruz, daha da yaygınlaşmasını ümit edebiliyoruz. İyilik hâlâ var ama kör kuyularda.. İyi insanlara denk geldiğiniz, kitapların büyüsünden çıkamadığınız, kör kuyulara düşmediğiniz bir yarın diliyorum herkese. Sağlıcakla kalın ve kitaplarla kalın..
Beni Kör Kuyularda
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010,2bin okunma
··
2.097 görüntüleme
cânım okurunun profil resmi
Bilmiyorum belki de ben öyle düşünüyorum, yaptığınız incelemeler alıntılar ve özellikle kendi yorumlarınızla harmanladığınız çoğu şeyi şöyle kayıt altına almak öyle güzel ki hayran kalıyorum birçok yazarın sayfalarla buluşturduğu kitaplarından bile güzel. Bazen diyorum keşke şunları şöyle bir kitap haline getirmek mümkün olsa😊ve bu inceleme gerçekten harikulade olmuş
Kadir Tribbiani okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, hayli boğuk şu günlerde mutlu oldum gece gece. Sağ olun 🙏🏽
1 sonraki yanıtı göster
Gülşah okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş elinize sağlık en kısa sürede okuyacağım bu kitabı ☺️🙏🏻👍🏼
Kadir Tribbiani okurunun profil resmi
Beğenmenize sevindim, teşekkür ederim aynı zamanda :)
No Name (isimsiz & minnetsiz) okurunun profil resmi
Kitaba bugün başlıyorum, biraz malumat alayım derken sizin incelemenize denk geldim, iyi ki de denk gelmişim zira bir yazar göz göre göre tarihe karışmakta ve ben bu durumdan rahatsızlık duymaktayım. Elinize sağlık.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.