Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

328 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
"Sebebi ev, aşka uygun bir yer değil burası." "Neresi öyle ki," "Ne burası ne de bizler. İki üç nesil gerisine bak, ne kadar geriye gidersen git, yine de aşk bulamazsın. Böylesi bir şey için yatkın değiliz." Kitabı okumak isteyen arkadaşlara: Bu kitap korku kategorisinde olmaması lazım. Korku türündeki kitapları okuyan biri değilim, bu yüzden korku romanları tam olarak nasıl olmalı ,bilmiyorum. Bu kitap daha çok gotik kategorisine giriyor. Gotik edebiyat daha çok atmosfer yaratmaya çalışır; nemli ve yağmurlu havalar, tıkırtılı geceler, duvarlardaki gizemli lekeler, tuhaf rüyalar, sis... Bu kitap kesinlikle bu kategoriye giriyor. Kitabın arkasındaki yazılanları okuduktan sonra bir beklentim olmadı, çünkü romanın gidişatını tahmin etmemi sağlayacak herhangi bir söz yazılmadı. Bu tür kitaplarda da en doğrusu bu, kısa bir paragraf, kitabın başını özetleyen bir iki cümle. Bu kitaptan da fantastik ve gerçek üstü olaylar ile karşılaşıp karşılaşamayacağımdan da emin değildim, bu yüzden okurken şaşkınlığa uğradım. Beklentilerinizi düşük tutarsanız, hayal kırıklığına uğramazsınız der sevgili MJ, Spider-Man 3 filminde. Katılıyorum. "Dünya ne acayip harikalarla dolu, değil mi? Ömrünü ormanlarda, cengellerde arayarak geçirsen dahi doğanın gizemlerinden ancak iki elinin parmağı kadarına rastlarsın." Romanın bende uyandırdığı duygular inanılmazdı. Kitabın üzerinde yapılan bzı yorumlar Jane Eyre ve Uğultulu Tepeler sevenlerinin bunu da seveceklerini belirtmişlerdi ve her ikisini de okumuş biri olarak bunu doğruluyorum. Şahsen Jane Eyre'i daha çok seviyorum ve onu okurken tatmak isteyebileceğim duyguları tadamadım- genel olarak konusunu biliyordum çünkü, bilmeden okusaydım daha çok zevk alırdım sanırım- ancak burada hepsini yaşadım. Özellikle de "Yeter artık bize bir açıklama verin doğru düzgün!" tipindeki düşünceler. Veya "Daha da kötüsü olamaz bunun, değil mi? Yetmedi mi artık!". O zamanların Meksika'sının geçirdiği olayların anlatılması ve açıklanması da daha iyi anlamamızı sağladı. Buradaki ailenin hepsini öldürmek istedim açıkçası, hepsi birbirinden beterdi. Francis dışında, o iyiydi. Noemí o kadar cesur ve azimli bir karakterdi de, ona hayran kaldım. Doyle'ların evinde tüm bu iğrenç insanlarla bir süreliğine yaşaması inanılmazdı. Onun dikbaşlığı ve inatçılığı bazen sinir bozucu olabiliyordu, ancak onu daha da güçlü bir karakter haline getiren de bu; kusurlu olması, mükemmel olmadığının gösterilmesi onu daha da sevilesi kılıyordu. Francis ile aralarındaki geçenlerin de çok yavaş bir şekilde işlemesi de hoşuma gitti, aceleye getirilmedi. Bazı romanlarda ana karakterin romantik ilişki yaşayacağı kişi sahneye çıkınca hemen belli oluyor ve bu özellikle romantik türünde olması için yazılmayan kitaplarda rahatsız edici olabiliyor. Örneğin ana teması bir gizem veya bir cinayet olan kitaplarda veya fantastik kitaplarda rahatsız edici olabiliyor. Kitap o kadar sürükleyiciydi ki elimden bırakamadım ve sürekli nasıl biteceğini bilme merakıyla dolu bir şekilde sayfaları çeviriyordum. Öyle ki çalışmam gereken iki vize varken oturup kitabı bir günde bitirdim. Pişman değilim...henüz. "Bu ev kemiklerin üzerine inşa edilmişti. Bölük bölük insanlar eve, madenlere girmiş ve hiç çıkmamışken kimse bu dehşetin farkına varmamıştı. O bedenlerin ne yası tutulmuş ne de bulunabilmişlerdi. Yılan kendi kuyruğunu değil, asla bastırlamayan iştahıyla kendi etrafında her şeyi yutuyordu."
Meksika Gotiği
Meksika GotiğiSilvia Moreno-Garcia · İthaki Yayınları · 2022332 okunma
·
187 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.