Gönderi

“Varlık bilince gelmez, bilinci yaratır.”
Biz zihniminizin ötesine atlayabilir miyiz? Ben bunu açıklamak için hep şu soruyu sorarım: İnsan gölgesini aşmak için gölgesinin ötesine atlayabilir mi? Nasıl gölgemizin ötesine atlayamıyorsak zihnimizin ötesine de atlayamayız. Her ne söylüyorsak zihinle söylüyoruz. Zihinden ne kadar çıkmaya çalışırsak çalışalım yine zihnin içerisindeyiz. Pekâlâ, her şey zihinde olduğuna göre Sadrü’l-müteellihîn, şuna inanır: Varlığın hakikati zihinle kavranamaz. Varlık kavramını anlayabilir. Varlık kavramını herkes anlar; ama varlık kavramı varlığın kendisi midir? Peki, o halde varlığın kendisine nasıl ulaşabiliriz? Ancak zihnimizi aşarsak. Peki zihnimizi nasıl aşabiliriz? Zihni aşmak zor bir iştir. Zihin kalmıyor ki, siz onu aşabileseniz. Siz nereye gitseniz zihin de sizinledir. Dolayısıyla burada “tenebbüh” (uyanış) lazımdır. Burada geçmek adımla ve kalemle değil, atlamayla ve hareket etmeyle değildir. Burada tenebbüh gerekir. Benim zihnimin durduğu bir yer var, zihnimin kökeni var. Benim zihnimin kökeni, benim zihnimi yaratan varlıktır. Varlık bilince gelmez, bilinci yaratır. Mutlak varlık zihne gelmez. Onun ağaç, taş deniz vs. gibi taayyünleri zihne gelir; varlığın aslı zihne gelmez. Peki varlık nedir ki zihne gelmiyor? Varlık zihin yaratandır. Zihnin kendisi varlığın taayyünlerinden biridir.
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.