Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

56 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
" Yaşamaya Mecbur Bırakılan Bir Hayat"
Fransa’nın genç yazarlarından Edouard Louis’in otobiyografisini içeren roman üçlemesinin sonuncusu Babamı Kim Öldürdü, uzun zaman sonra babasını ziyarete giden yazarın, babasıyla ilgili iç hesaplaşmalarını, sorgulamalarını, baba-oğul yüzleşmesini konu alıyor. « Senden bahsederken geçmiş zamanda konuşuyorum çünkü seni artık tanımıyorum. Şimdiki zamanda konuşursam yalan söylemiş olurum.» (s.31) Baba ve oğul, birbirilerine dokunacak kadar yakın olmalarına rağmen geçen yıllarda aslında birbirlerine çok uzak kalmışlar, birbirlerini hiç tanıyamamışlar. Yetiştiği çevre, görünen ya da görünmeyen toplumsal normlar, hayat şartları babayı kendi hayatını anlatma imkânından ve birçok şeyden mahrum bırakmış. Ama oğlu asla alamayacağı soruların yanıtını bekliyor, babasından uzakta geçen yılları, yüzünden okumaya çalışıyor. Bir yapbozun parçalarını birleştirir gibi babası ile ilgili duyduklarını, gördüklerini, anılarını, görüntüleri, fotoğrafların ardındaki görünmeyenleri parça parça yerleştirmeye başlıyor çerçevenin içine. Görünenin arkasındaki görünmeyen babasını keşfetme, anlama çabası. Böylece babası ile ilgili büyük bir resme ulaşıyor. Bu sorgulamaları, iç çözümlemeleri yaşarken babasından nefret etmiyor, öfke duymuyor, onu yargılamıyor. Ama sona geldiğinde kitaba ismini veren sorunun cevabına ulaşıyor: 'Babamı Kim/ler Öldürdü?' Babası başka biri olabilecekken, kendi hayatını yaşayabilecekken kimler yüzünden 'hayatın kıyısında' yaşamaya mecbur bırakılmıştı? Alınan en basit siyasi kararın bir fabrika işçisi baba ve ailesinin üzerinde nasıl bir deprem dalgası yarattığını bilmeyen siyasiler. Yazar babasının sırtına binen, onu ezen, hayatın kıyısında yaşamaya mecbur bırakanların isimlerinin unutulmasını istemiyor, intikamını onların isimlerini tarihe kazıyarak almak istiyor: « Hollande, Valls, El Khomri, Hirsch, Sarkozy, Macron, Betrand, Chirac. Acının tarihinde isimler yazılı. Senin yaşamının tarihi, seni yok etmek için birbirinin yerine geçen bu insanların tarihidir. Senin bedeninin tarihi, onu yok etmek için birbirinin yerine geçen bu isimlerin tarihidir. Bedeninin tarihi, siyahi tarihi suçluyor.« (s.51) Bu nedenle kitap her ne kadar hacim olarak küçük, bir soluk da okunacak gibi görünse de anlatmak istediklerini anlamak için üzerine bir süre düşünmek, yazarın anlattıklarını sindirmek gerekiyor. Bu kitabı okuyarak kendi adıma öğrendiğim en büyük şey ise; bize çok yakın görünenler aslında çok uzak kalabilirmiş. Yargılamadan, nefret etmeden önce geçmişte karanlıkta bırakılan tarafları aydınlatmamız gerekiyormuş. Görünenin arkasındaki görünmeyeni bulursak belki uzakları yakın edebileceğiz. Kırmadan, incitmeden birbirimizi daha çok anlayabileceğiz. Bu okunmaya değer kitap önerisi için kitap dostum
Sıfır Virgül Beş
Sıfır Virgül Beş
'e çok teşekkür ediyorum. Ve kitapla ilgili benim de hissettiklerime tercüman olan incelemesini (iç dökümünü) paylaşıyorum. #110918854
Babamı Kim Öldürdü
Babamı Kim ÖldürdüÉdouard Louis · Can Yayınları · 20201,330 okunma
··
2.187 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.