Savaşın orta yerinde, boşaltılmış bir köyde, yağmalanmış bir odada, elinde "kala kala yıpranmışlığı kalmış" iki köylü sedirde oturuyor. Ceketi örümcek ağına bulanmış bir yaşlı adam ve kadim bir mitten çıkıp gelmiş gibi duran, saçları kül rengi bir yaşlı kadın..
"Bir taş gibi sırtını yaslamış evrene... Gene de gülümsüyor, gecikmiş,