""Hocam gitsene sen.." dedim.
Ne demek istediğimi anlamamış gibi kaşlarını çattı.
"Git bir çay iç, bunaldın iyice. Dersim yok benim. İlgilenirim çocuklarla zil çalıncaya kadar." dedim.
Israrıma yenik düşerek başını salladı. Bana karşı koyamadığına göre morali gerçekten bozuk olmalıydı. Giderken tereddütle bakınca gülümsedim.
"Hallederim hocam. Hadi git bir nefes al sen." dedim.
Hocam mahcup bir gülümsemeyle gitti. O halini hiç unutmuyordum. Belki yorgun, belki bıkmış, belki biraz sevecen, biraz da mahcup ve savunmasızdı.
İki kanatlı kuş gibiydik biz. Kanatlardan biri yorulunca, diğeri teslim alıyordu uçuşu ama hep uçuyordu o kuş.
Hep beraberdi çünkü kanatlar."