Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

199 syf.
·
Puan vermedi
Refik Halid Karay’ın Öykücülüğü
Refik Halid Karay (1888-1965) da tıpkı Ahmet Mithat ve Halide Edib gibi edebiyatımızın tartışmalı isimlerinden. İttihat ve Terakki Fırkası’na muhalefet eden yazı ve davranışları nedeniyle önce Anadolu’ya, Kurtuluş Savaşı aleyhindeki yazı ve davranışları nedeniyle sonra da Ortadoğu’ya sürgüne gönderilmiş. Daha sonra Cumhuriyet devrimlerini takdir eden yazılar yazmış, Hatay’ın Türkiye’ye katılması yönünde teşviklerde bulunmuş ve 1938 yılında çıkarılan af kanunuyla Türkiye’ye geri dönmüş ve ölümüne kadar yazarlık hayatına devam etmiş. Refik Halid Karay’ın pek çok türde eseri mevcut ancak Memleket Hikâyeleri isimli öykü kitabı Maupassant tarzı öykücülüğün ilk örneklerinden olması, o zamana kadar çok az işlenen Anadolu insanını konu alması ve içerdiği toplumsal mesajlar açısından edebiyatımızda önemli bir yere sahip. Ayrıca, eserlerinde Türkçe’yi kullanmadaki başarısıyla da övülen bir yazar Karay. Yazım hayatına Fecr-i Ati topluluğunda başlasa da kendisi bu topluluğun aksine oldukça sade bir yazım dili benimsemiş ve daha sonra Halide Edib, Ömer Seyfettin gibi yazarların da içinde bulunduğu Milli Edebiyat hareketine katılmış. Ömer Seyfettin ile birlikte “Yeni Lisan” denilen dilde sadeleşme hareketine öncülük etmiş. Refik Halid Karay, sürgün yıllarında Anadolu ve Ortadoğu coğrafyasında yaptığı gözlemlerden yola çıkarak yazdığı hikâyeleri Memleket Hikâyeleri ve Gurbet Hikâyeleri adı altında yayımlamış. Memleket Hikâyeleri mizahi bir üslupla yazılmış ve yer yer gülümsetiyor olsa da aslında oldukça buruk ve dokunaklı insanlık hallerini anlatan uzunlu kısalı 18 öyküden oluşuyor. Refik Halid Karay bu öyküleriyle, Nabizade Nazım’ın Karabibik öyküsü ve Ebubekir Hazım’ın Küçük Paşa romanı gibi denemelerin ardından Anadolu insanını gerçek anlamda edebiyatımıza sokmayı başarmış. Bazı öykülerde mekân İstanbul olsa da sıradan insanların hayatından sunduğu kesitlerle tüm topluma ayna tutmuş. Karay, gözleme dayalı öykücülüğe ilişkin bu anlayışını Gurbet Hikayeleri’nde şu cümlelerle özetlemiş: “Köşe penceresinden seyretmek insana mübalağalı bir fikir gibi görünür. Bir pencere, nihayet bir sokağı, birkaç sokağı görebilir. Bir sokak ise dünyanın kaç milyarda biridir? Fakat böyle düşünmemeli: Büyük Okyanus'tan aldığınız bir bardak su, o geniş denizin trilyonda biri değildir; ama bütün o ummanda mevcut unsurların bu minimini kadehte tam bir terkibi [birleşimi] mevcuttur. (...) Azı ve ufağı incelemek elbette çoğu ve büyüğü tetkikten kolaydır. (...) Köşe penceresini, işte ben, bu itibarla insan çevresinin bir damlası üstüne çevrilmiş bir mikroskop camı sayarım...” (sf. 38) Gurbet Hikâyeleri 17 tane kısacık hikâyeden oluşuyor; hikâyeler biraz anı havasında ve okuması keyifli. İnkılap Kitabevi Gurbet Hikayeleri’ni ayrı basmak yerine yanına yazarın Yeraltında Dünya Var isimli bir romanını da iliştirmiş. Ortak yönleri ikisinde de mekânın Ortadoğu coğrafyası olması. Kitabın büyük bir kısmını teşkil eden bu roman tarihi ve psikolojik öğeler içeren bir macera romanı olduğu kadar kendi yazım hikâyesini de anlatması açısından bir meta roman örneği sayılabilir. Romanın kurgusunda bazı hatalar vardı (Gerçi sonunu okuyunca bu çok mantıksız gelmiyor) ve sonu oldubittiye getirilmiş gibiydi. Gurbet Hikayeleri’nin yanında yer almasa yazarın öncelik vereceğim eserlerinden biri olmazdı sanırım. İleride daha fazla eserini okumak istiyorum ama Refik Halid Karay hakkında söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. İyi okumalar dilerim.
Memleket Hikayeleri
Memleket HikayeleriRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 20216,5bin okunma
··
344 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.